Genel
Kalite-kontrolde geleneksel kabarcık testinden IoT ve yapay zekalı uygulamaya…

Hiçbir girişimci yola, “Ben bu işten pek de emin değilim ama ya tutarsa” gibi Nasreddin Hoca hesabıyla çıkmaz. Ancak bazı girişimler var ki, yolun başında giriştiği işin nasıl bir katmadeğer yaratacağını, bir değil pek çok sanayi alanında ne kadar büyük bir değişime neden olacağını bilir. İşte Adlema böyle bir girişim. Fazlası var, eksiği yok.
“Adlema nasıl bir girişim ki, bu övgüyü hak ediyor?” diye soracak olursanız, aslında bir donanım girişimi. Ama onu farklı kılan savunma sanayinden otomotive, Türkiye için lokomotif sanayiler başta olmak üzere, pek çok alanda test ve kalite yöntemi olarak kullanılan “sızdırmazlık testlerinde” yeni bir çığır açmak olmuş. Adlema bu farkı, donanımındaki yazılımla ortaya koymuş.

Bir İTÜ Çekirdek girişimi olan endüstriyel test ve kalite ölçümleme cihazları geliştiricisi Adlema’nın faaliyet alanı geniş bir sanayi yelpazesini içine alıyor. Geçen yıl kurulan girişimin Nesnelerin İnterneti ve yapay zeka destekli Programlanabilir Mantıksal Denetleyici sistemini, girişimin kurucu ortaklarından Barış Hökevek şöyle anlatıyor: “Adlema, sanayi kuruluşlarındaki üretim hatları için sızdırmazlık testleri özelinde ürünler geliştiren bir donanım girişimi. Sızdırmazlık testleri, evimizdeki ocaklardan gaz sızmaması, buzdolaplarımızın ve klimalarımızın soğutma yapması, araçlarımızın frenlerinin ve yakıt hatlarının güvenliği, telefonlarımızın su geçirmemesi, serum tüplerimizin ve hortumlarımızın içlerindeki ilaçların atmosferle temas etmemesine kadar birçok kritik alanda kullanılıyor. Bugüne kadar en yaygın olarak kullanılan yöntem, basınçlandırılmış ürünlerin su içerisine daldırılarak herhangi bir kabarcık çıkıp çıkmadığının operatörler tarafından gözlenmesi olmuş. Günümüzde bu yöntemi kullanan firma sayısı hala oldukça yüksek. Bu yöntemi eskiden bisiklet tamircilerimizin su dolu leğenler içerisinde yaptığı patlak lastik kontrol işlemine benzetebiliriz. Yani her gün üretilen binlerce ürün, teker teker suya sokulup gözle kaçak kontrolü yapılıyor. Bu yöntemden kurtulmak isteyen firmalar kendi sistemlerini geliştirmişler, ancak geliştirilen bu sistemlerin oldukça düşük hassasiyetlerde kalması ve test sürelerinin uzunluğu bu çözümlerin yaygınlaşmasına engel olmuş. Biz geliştirdiğimiz cihazları sadece bir test cihazı olarak konumlandırmıyoruz. Üretilen her ürün teker teker test edildiği için bu cihazlar üretim süreçlerinin de çok önemli bir parçası. Bu nedenle cihazlarımızın üretim sürecinde dar boğaz olmasını hiç istemeyiz. Cihazımıza bu sebeple otomasyon sistemi kontrol yeteneği de ekledik.”

‘SAĞLAM’ KARARINI CİHAZ VERİYOR
Hökevek’in de anlattığı gibi, oldukça eski ve geleneksel bir yöntem, yeni teknolojiler sayesinde ve dijital dönüşümle birlikte, yerini zamandan ve maliyetten tasarruf ettiren modern bir yönteme bırakmış durumda. Bu yeni yöntemin avantajlarına gelecek olursak, Hökevek bunları şu sözlerle açıklıyor: “Seri üretim tesislerinde ortam koşullarını her zaman aynı şartlarda tutmak oldukça zor bir konu. Mevsimsel şartlar, üretim prosesinde uygulanan işlemler ve kullanılan tezgahlara bağlı olarak ısınan-soğuyan ortamlar ayarlanan test parametrelerinin güvenilirliğini her zaman tehdit ediyor. Geliştirdiğimiz yazılım sayesinde cihazlarımız bu tip değişikliklere göre test parametrelerini sürekli kontrol ederek, her koşulda güvenilir testler yapılmasını sağlıyor. Ayrıca müşterilerimize üretip, cihazlarımız ile test ettikleri ürünler ile ilgili izlenebilirlik ve raporlama özellikleri de kazandırıyoruz. Geliştirdiğimiz bu cihazlar test edilen ürünler için sağlam ve hatalı kararını operatörlerden çok daha hassas, hızlı ve objektif olarak veriyor, test edilen ürünler ile ilgili raporları oluşturuyor ve müşterilerimizin veri sistemlerine aktarıyor. Aynı zamanda müşterilerimizin izin vermesi durumunda tesislerinde kurulu bulunan cihazlarımıza uzaktan bağlanarak mevcut test işleminin kontrollerini rutin aralıklarla yapabiliyoruz. Yeni bir ürün çıkarttıklarında ise en uygun test parametrelerini yine onlar için uzaktan ayarlayabiliyoruz.”

TSK’NIN SİLAH ÜSTÜ OPTİKLERİNİ TEST EDİYOR
Odaklandığı üretim hattındaki “sızdırma” problem ile ilgili Türkiye’de uzmanlaşmış bir ekibin olmaması, Adlema’nın ilk ürününü birçok önemli kuruluşa sunabilmesini sağlamış. Bunların en başında Aselsan Hassas Optik geliyor. Adlema kurucu ortaklarından Barış Hökevek, “Şu anda ordumuzun kullandığı tüm silah üstü optik sistemlerin testlerini geliştirdiğimiz bu cihazlar yapıyor. Ayrıca bu sayede yurtdışına da cihazlarımızı göndererek ilk ihracat adımlarımızı Doğu Avrupa’ya attık. Tofaş’tan da bahsetmek isterim. Üretilen standart bir otomobilde sızdırmaz olması gereken 150’den fazla parça bulunuyor. Yine onlarla yürüttüğümüz çalışma kapsamında kendi tedarikçilerindeki mevcut test operasyonlarını denetliyor ve raporluyoruz. Ayrıca yine ilk senesinde Tübitak SAGE ile çalışma fırsatımız oldu. İmzaladığımız gizlilik sözleşmesi gereği ayrıntılarını aktaramadığım bu proje ile yine savunma sanayi için oldukça kritik bazı parçalarının sızdırmazlık testleri geliştirdiğimiz cihazlar ile yapılıyor” diye konuşuyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİR GİRİŞİMCİLİĞE ÖRNEK
Adlema’nın geliştirdiği test ve kalite yöntemi, öncelikle karbon salımını azaltması nedeniyle sürdürülebilir ekonomiye yaptığı katkıyla da öne çıkıyor. Adlema kurucu ortağı Barış Hökevek bu katkıyı şöyle ifade ediyor: “Geleneksel ‘su içerisinde kabarcık testi’ yöntemi oldukça eski ve kaba bir yöntem. Biz, ortalama bir fabrikada bu testler için harcanan günlük, yaklaşık 500 Lt su ihtiyacını ortadan kaldırıyoruz. Ayrıca bu testlerin operatörlere bağlı verimsiz yapısı yüzünden harcanan zamanı da oldukça kısaltarak birim zamanda yapılan iş miktarını oldukça arttırıyoruz. Bununla beraber bu ürünlerin testlerine ilişkin izlenebilir raporlar sunarak üründeki katma değeri arttırıyoruz. Ayrıca artan verimlilik ve teknolojik altyapı sayesinde cihazlarımız kullanılarak üretim hattındaki ürünler hem montaj aşaması öncesinde ara mamul olarak hem de montaj aşaması sonrasında son ürün olarak sızdırmazlık açısından test ediliyor. Bu sayede hatalı ürünler henüz montaj aşamasına gelmeden tespit edilebildiğinden hem atık ürün sayısı ve hatalı ürüne yapılan diğer işlemler azalıyor hem de verimlik artıyor. Bu sayede üretilen ürünlerde sektörel olarak farklılık gösterse de yüzde 10’a kadar verim artışı kazandırabiliyoruz. Ortaya çıkan nihai ürünlerin güvenilir testler ile sunulması ise birçok alanda farklı katkılar olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin ocaklarımızdan gaz sızmaması, araçlarımızın fren ve yakıt hatlarının güvenliği, serumlardaki ilaçlarımızın atmosferle karışmaması gibi insan hayatını doğrudan etkileyecek çok sayıda noktada geliştirdiğimiz cihazlarda yapılan testler ile etki ediyoruz. Ayrıca cihazlarımız ile test edilen vanalardan ve tesisat elemanlarından su ve diğer akışkanlar sızmıyor, böylece kullanım alanlarına bağlı olarak olası kayıpların da daha üretim aşamasında önüne geçmiş oluyoruz.”