Genel

Yapay zeka ile süper çiftçi dönemi


Çocuklu
ğumuzda bolca tükettiğimiz yerli sebze ve meyvelerin neden bıçak sırtı gibi kesildiğini tartıştığımız bugünlerde, dünya genelinde tarımdan daha çok verim alabilmek için ileri teknolojiye teknolojiye başvuruluyor. İnsanların başa çıkamayacağıkadar çok, binler hatta milyonlarca verileri analiz ederek, iklim, toprak, su ve tarımsal ürünükapsayan tüm koşullar için en uygun seçimi sunan bir teknolojik yöntemin olması, sizce de verimi artırmaz mıydı? 
Çiftçilere veya tarımsal ürün yeti
ştiricilerine soralım, “Hangi ürün ve tohumlar bana uygun? Ne zaman ekmeliyim? Ne kadar gübreyi ne zaman atmalıyım? Ne kadar su vermeliyim? Hastalık ya da zararlı riski var mı? Var ise ne ilaç atmalıyım? Tarlamda sağlıksız bölgeler var mı? Varsa ne yapmalıyım?” sorularının cevabınıbilen bir teknoloji olsa, işiniz çok ama çok kolaylaşmaz mı? İyi haber, böyle bir yöntem var ve adı yapay zeka. Bu teknoloji sadece uğrayabileceğiniz zararın önüne geçmekle kalmıyor, sizin için en doğru, en uygun tarımsal uygulamaları bularak verimi artırmanızı sağlıyor.

Yapay zekanın tarımsal alanda kullanımı başta ABD olmak üzere, tarımdan elde edilen gelirde roket etkisi yapıyor. ABD Çevreyi Koruma Ajansı’na (EPA) göre, 2016’da tarımın ekonomiye katkısı 330 milyar dolar oldu. Ancak iklim değişikliği, nüfus artışı ve son yıllarda daha çok gündeme gelen gıda güvenliği, çiftçilerin veya büyük üreticilerin teknolojiye başvurarak inovatif çözümler aramasına neden oldu. Yapay zeka bu yöntemler arasında en iyi sonuç alınan teknoloji olarak biliniyor. Yapay zekanın tarımsal kullanımı üç ana alanda gerçekleşiyor: Tarım robotları, hasatı ve toprağı inceleme ve öngörüde bulunan analizler. Artık toprağıinsandan daha hızlı ve daha fazla alanda ekebilen robotlar, derin öğrenim algoritmaları ve hatta insansız hava araçları teknolojisini birleştirerek toprağı ve ürünün ne durumda olduğunu gösteren yöntemler ve makine öğrenimi sayesinde hava değişikliği gibi çevresel faktörlerin hasat üzerinde nasıl etki edebileceğini gösteren analizlerden bahsediyoruz.

“2023’Ü YAPAY ZEKAYLA YAKALAYALIM”

Çiftiyi sonuçlarıyla mutlu eden bu yöntemi Türkiye’du uygulayan Doktar isimli şirketin kurucu ortaklarından Selim Uçer, Türkiye’de tarımda yapay zeka kullanımının hangi aşamada olduğunu şöyle anlatıyor: “Türkiye açısından bu teknolojilerin kullanılması büyük önem taşıyor. Dünyanın en büyük on tarım ekonomisinden biri olan ülkemiz, maalesef birim alandan alınan verim açısından değerlendirdiğimizde gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. Tarımda bu teknolojilerin kullanılması ve diğer yapısal reformlar ile birlikte tarımsal üretimin 2.5 kat artırılarak 150 milyar dolar olan 2023 hedeflerine ulaşılması son derece mümkün olacaktır. Şu anda bu teknolojiler kullandığımız 20’nin üzerinde kuruluş var, ancak ürünlerin bir çoğunun aktif pazarlamasına yeni başladık. Bu sayının bu yıl içerisinde 1000’leri geçmesini bekliyoruz. Tarımsal alan açısından bakarsak ilk olarak büyük üretici ve fabrikaların ilgisinin daha yoğun olduğunu görüyoruz. Muhtemelen 300 dekar ve üzeri üretim yapan üreticiler ilk kullanıcılar olacak, küçük üreticiye geçiş ise 1-2 seneyi bulur.”

SELİM UÇER

YÜZDE 12 HEDEFİ

Altı yıldır hizmet veren Doktar’ın bu süre içinde Türk üreticisinin ve kuruluşların dijital teknoloji ile ilgili daha donanımlı haline getirdiğini, tarım sektöründeki şirketlerin dijital teknolojileri takip ettiğini belirten Uçer, “Tahminimiz 2020 yılına kadar Türkiye tarımsal alanının yüzde 12’sini yapay zeka teknolojileri ile takip edeceğimiz yönünde” diyor.
Bu teknolojiden faydalanmak için sormak gerek. Yapay zeka Türkiye’de tarım için lüks mü? Maliyeti ne kadar? Uçer bu soruları
şöyle cevaplıyor: 

“Tüm hizmetlerimizden yararlanmak orta büyüklükte bir mısır üreticisinin senelik tohum, gübre ve ilaç yatırımının yüzde biri civarında. Potansiyel kazanç artışı ise en az yüzde 20’lerde, yani bir işletmeci olarak düşünün yatırımınızın yüzde 1’i kadar bir maliyet karşılığında geri dönüşünüz en az %20 artacak, bu durumda bu yatırımı yapar mıydınız? Bununla birlikte sulama yapılmayan ekonomik değeri çok olmayan tahıl gibi ürünlerin üretildiği küçük alanlarda katma değer düşeceği için bu tarz çiftçilerde pek kullanım olmayacaktır. Bu çiftçiler zaten sadece tohum atıp, hasatıbekliyor, hiçbir yatırım ya da bakım yapmıyor, bu nedenle bu yatırımı da yapmayacaktır. Ancak alan büyüdükçe, meyve sebze ve endüstriyel ürünlerin değeri artınca ilgi çok daha artacaktır.”

DÜNYA ARGITECH’E GÜVENİYOR

Birleşmiş Milletler Gıda ve tarım Örgütü‘nün (FAO) raporuna göre, dünya nüfusundaki artış ve bu nüfusun zenginleşme ile kalori ihtiyacındaki yükselişten dolayı 20 sene içerisinde açkalmamak için tarımsal üretimin yüzde 70 artmasıgerekiyor. BM’nin bu konuda en büyük umut alanının tarımda dijital teknolojiler ve yapay zekanın kullanımı olduğunu belirten Doktar’ın kurucusu Selim Uçer, “Yurtdışında Agritech olarak adlandırılan bu alanda AR-GE yapan çokça kurum var. Ancak bunların bir çoğu farklı çözümleri birbirinden bağımsız ve tekil servis olarak geliştirmeye çalışan şirketler. Tüm cihazlardan gelen verileri birleştirerek bütünsel büyük veri analizine bağlı yapay zeka algoritmaları yapan bir çalışmalar oldukça nadir” diyor.


DOKTAR NE YAPIYOR?


Tarımda dijital teknolojilerin ve yapay zekanın kullanılması ile bitkisel geli
şimi sanal ortamda simülasyonunu yapmak, en uygun bitki besleme, zararlı koruma ve sulama kararlarınıvermek artık mümkün. Bu sayede zirai verim birkaç kata kadar artabiliyor. En verimli, en sağlıklı ve asgari maliyetli üretimin yapılması için gerekli bu yapay zekayı oluşturmak içinse birden fazla ürün ve teknolojinin kullanılması gerekiyor.
Doktar, sahadan topra
ğın ve hava koşullarının sensörler aracılığıile ölçülüp, bu ölçümlerin bitki gelişimi için anlamını ya da bir hastalık oluşumu için oluşturduğu riski değerlendirebilmek için gerekli sensör istasyonu ve buna bağlı servisleri üretiyor.Toprak ve bitkinin uydular aracılığıile takip edilip görüntü işleme ile bitki türünün, veriminin ve sağlığının anlaşılması sağlıyor. Yine toprak içerisinde makro ve mikro elementleri yakın kızılötesi ışık okuması gibi teknolojiler ile analiz edilip buna göre bitki besleme önerileri geliştiriyor. Son olarak tüm bu verileri tek bir merkezde toplayıp büyük veri analizi ve makine öğrenmesi ile işleyerek bilgi ve aksiyona dönüştürüyor. Tüm bu sensör, fenoloji modellemeleri, görüntü işlemeler ve makine öğrenmesi algoritmaları birleşince süper çiftçiyi oluşturan bir yapay zeka ortaya çıkıyor.


YARI YERLİ

Yaklaşık 30 kişilik bir ekibi bulunan Doktar’ın kurucularından Selim Uçer kullanılan yazılım, donanım, algoritmaların yerli olduğunu, bazı sensör parçalarıyla uydu görüntülerininse yurtdışından satın alındığını söylüyor. Uçer, dijital teknoloji ve yapay zekanın tarımsal alanda kullanımıalanında hizmet vermelerinin nedenini şöyle açıklıyor: “Birincisi hali hazırda analitik düşüncenin ve teknolojinin tarım alanında kullanımının çok düşük olması, ikincisi teknoloji ile yaratılabilecek değerin 2-3 kat kadar yüksek olması. Bununla birlikte daha kalıntısız sağlıklı gıda üretimi, verimi artırarak açlık sorunu ve gıda fiyatlarının yüksekliği gibi dünyevi ve büyük problemlere çözüm üretmek de bizi sürekli motive tutan unsurlardan biri oldu.”

Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close