Genel

Bu hava taksinin yakıtı hidrojen

Airbus‘tan Uber‘e Boeing‘den Lilium‘a yüzün üzerinde marka elektrikli hava taksi tasarladı. Dünyanın önde gelen hava taşımacılığı markasının ve onlarca start-up’ın bulunduğu bu yarışta kıyasıya bir rekabet var. Henüz insansız kara araçları bile sokağa çıkmak için gerekli izinleri almamışken, 2017’de 27,69 milyar dolar olarak ölçülen ve 2030’da 80,50 milyar doları bulması gereken hava taksi piyasası neredeyse hazır; harekete geçmek üzere yasa koyucuları bekliyor.

Bu rekabette her firma farklı teknik özellikle pozisyon almaşa çalışırken, öncelikli soru, “Hava taksi hizmetini ilk hangi marka, hangi ülkede başlatacak?” Bu rekabetin belirleyici fiziksel özellikleri ise aracın mümkün olduğunca çevre dostu olması, sıfır gaz emisyonuna sahip olması ve sessiz çalışarak kent içinde kendisi için ayrılan bir piste sorunsuz iniş yapabilmesi. Hava taksi markaları en fazla yolcuyu en geç zamanda şarj ederek taşıyacak ve çevreye en az zararı verecek teknolojinin peşinde.
ABD’deki Alaka’i Technologies de bu amaçla hava taksi yarışına yeni bir fikirle katıldı. Gördüğünüz Skai isimli bu elektrikli araç, dünyanın hidrojen gazıyla çalışan ilk hava taksisi.


Skai isimli hydrojenle çalışan hava taksinin sadece şehir içinde değil, yakın mesafe kasaba-şehirler arasında yolcu taşıması, ayrıca hava ambulansı, arama-kurtarma, kargo aracı olarak da kullanılması planlanıyor.

Alaka’i Technologies, bu yeni özelliğin altı rotorlu hava taksiye daha geniş bir alanda operasyonel olma ve batarya kullanan rakiplerine göre daha uzun süreyle daha çok yük taşıma şansı tanıyor. ABD Federal Havacılık Kurumu‘ndan onay almayı bekleyen bu tasarımın prototipi yakında test uçuşlarına başlayacak. İki yıl sonraysa üretime geçmesi bekleniyor. Alaka’i Başkanı Brain Morrison, Skai‘ın beş kişi veya 455 kg ağırlığı 645 km uzaklığa kadar taşıyabildiğini, aracın yakıt tankına bağlı olarak 2-4 saat boyunca uçabileceğini söylüyor. Bataryaya ihtiyaç duyan elektrikli hava taksilerin iki yolcuyu 15 dakika boyunca taşıyabildiği ve ardından şarj edilmesi gerektiği düşünülünce, hidrojenli hava taksi önde görünüyor.

KAMUOYU OTONOMA HAZIR DEĞİL

Peki “yakıt” olarak hidrojeni kullanmak “hava taksicilikte” daha mı karlı? Küçük hava taksiler veya drone’lar için batarya daha ucuz bir opsiyon olarak öne çıkarken, hidrojenin bataryalardan daha küçük ve hafif olduğu, bu nedenle elektrikli bir araçtaki yük taşıma kapasitesi üzerinde önemli bir etkisi olabileceği belirtiliyor. Florida’daki Embry-Riddle Havacılık Üniversitesi havacılık mühendisliği profesörü Richard Anderson, hidrojenin bataryalara oranla daha güçlü bir uçuş kaynağı olduğunu, öte yandan hidrojen gazının yanıcı özelliği bulunduğu uyarısını yapıyor.
Havacılıkla ilgili başka bir tartışma konusu ise, hava taksilerin ne zaman otonom olacağı. Alaka’i Technologies, Skai‘in pilotla ve pilotsuz uçmak üzere uçuş izinlerinin alınacağını belirtirken, hava taksilerden önce yolcu uçağı üreticileri bile gerek yasal düzenlemelerin mevcut olmaması, gerekse yolcuların buna hazır olmaması nedeniyle “mevcut” otonom uçuş teknolojilerini devreye sokamadıklarından yakınıyor.

Geçtiğimiz günlerde Airbus‘ın ticari ilişkilerin sorumlu uzmanı Christian Scherer, Airbus’un pilotsuz uçuş teknolojisini geliştirdiğini, ancak uygulamaya koymak için insanların korkusunu yenmesi gerektiğini söyledi. Scherer, “Bu teknolojinin kabul edilmesi, yasa koyucular ve halkın gözündeki seyahat kavramıyla ilgili. Bu teknolojiyi ticari bir uçağa ne zaman yerleştirebiliriz diye soracak olursanız. Bunu yasa koyucular ve müşteriler (havayolları şirketleri) ile görüşüyoruz. Teknolojik açıdan bir engel yok” diye konuştu. Boeing de geçen yıl pilotsuz otonom hava taksi denemelerini başarıyla tamamlamıştı. 

İlk volo-port Singapur’da açılacak

Henüz hava taksiler piyasada yokken, bu taksilerin operasyonal olması için her türlü fiziksel koşul oluşturulmaya çalışıyor. Çoğu şehir-içi, yakın mesafede kısa yolculuklar yapacak olan hava taksiler nereye inecek? İngiliz dikey uçuş pist operatörü Skyports ve Alman elektrikli hava taksi markası Volocopter işbirliğine giderek dünyanın ilk eVTOL (elektrikli, dikey inip kalkan araç) pistini açacak. İki firma, özel olarak tasarlanan ilk volo-port‘u Singapur’da inşa etmeyi, pistin bu yıl tamamlanmasını bekliyor. Kentsel hava mobilitesinin önemli bir parçası olacak vertipotların (dikey inip kalkan araç pisti), önümüzdeki birkaç yılda birden fazla ülkede inşa edileceği tahmin ediliyor. Volocopter‘un kurucularından Alex Zosel, hava taksi regülasyonunu almalarının zaman meselesi olduğunu, kentsel hava mobilitesi ekosistemini oluşturan vertiport, hava trafiği ve kentsel izinler gibi konular üzerinde yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirtiyor. 





Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close