Genel
“Dijital Dönüşüme Ayak Uyduran Bir Nesil Yetiştirilmeli”
Üretken Yapay Zeka’nın özellikle ve öncelikle belirli bazı “iş alanları ve görevlerde” insanın yerini alması bekleniyor. Bunların satış, pazarlama ve müşteri ilişkileri olduğunu söylemek mümkün. Dijitalleşme ile birlikte bu süreçler otomatikleşirken, yeni yapay zeka modelleri bu sürece başka bir boyut kattı. Bu etkiyi en çok hissettiğimiz sektörlerden biri, verimlilik-zamanın-müşteri memnuniyetinin en önemli başarı noktası olan finans sektörü.
Bu nedenle ileri teknolojiye sahip çıkan bankalarımızdan Yapı Kredi Teknoloji Dijital Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Uygulamaları Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Özcan Yahşi’ye sorduk, “Bu devrim meselesine ne diyorsunuz?”. Yahşi’nin cevabı şöyle: “Bu süreç kesinlikle gerçek bir devrim olarak kabul edilebilir. ChatGPT, sinir ağları ve makine öğrenimi gibi yapay zeka teknolojileri, özellikle bilgi teknoloji sektöründeki işletmelerin çalışma şeklini temelden değiştirdi. Verimliliği, müşteri deneyimini ve veri analizini geliştirerek önemli ilerlemeler sağladı. Yapay zeka, akıllı telefonlardaki sanal asistanlardan bankalardaki otomatik müşteri desteğine kadar günlük hayata giderek daha fazla entegre oluyor. Endüstriler arasındaki bu yaygın benimsemenin ve entegrasyonun, onun devrim niteliğindeki doğasını gösterdiğini düşünüyorum. Diğer taraftan, yapay zekanın etkisi bireysel işletmelerle sınırlı değil, daha geniş ekonomik ve toplumsal sonuçlara sahip. İşgücü piyasalarını yeniden şekillendiriyor, politika tartışmalarını etkiliyor ve küresel rekabet gücünü etkiliyor. Buna ek olarak yapay zeka, kaynak kullanımını optimize ederek, iklim değişikliğini izleyerek ve daha akıllı, daha verimli altyapıyı etkinleştirerek çevresel ve sürdürülebilirlik sorunlarının çözümüne yardımcı olabilir. Yapay zekanın gelişimi aynı zamanda jeopolitikten de etkileniyor; ülkeler ve şirketler yapay zeka araştırmaları ve uygulamalarında liderlik için yarışıyor. Bu rekabetin küresel anlamda derin etkilerinin olacağına inanıyorum.”
Bu tarihi dönüşümün iş yaşamındaki ve toplumsal alandaki etkileri ne olur? Özcan Yahşi, teknolojiye endeksli olan bankacılık sektöründe, hem çalışanlar hem de müşteriler üzerinde gözlem yapabildiği için bu soruyu en doğru cevaplayacak kişilerden biri. Yahşi şöyle yorum yapıyor: “Sosyal ve profesyonel hayatımızda, iş yapma şekillerimiz, eğitim, sağlık hizmetleri ve daha birçok alanda önemli değişiklikler görmeyi bekliyorum. Profesyonel hayatta üretken yapay zeka, veri analizi ve raporlamadan müşteri hizmetleri ve karar desteğine kadar çok çeşitli görevleri otomatikleştirecek. Bu da verimliliğin ve üretkenliğin artmasına yol açacak. Yapay zeka destekli içgörüler, ekiplerin verilere dayalı kararları daha hızlı almasına olanak tanıyacak. Bu, risk değerlendirmesini, yatırım stratejilerini ve operasyonel verimliliği iyileştirerek hem şirketler hem de müşterilerileri için daha iyi sonuçlara yol açabilir. Üretken yapay zeka, sohbet robotları, sanal asistanlar ve kişiselleştirilmiş öneriler aracılığıyla müşteri hizmetlerinde de devrim yaratacak. 7/24 destek sağlanmasına ve müşterilerin benzersiz ihtiyaç ve tercihlerini karşılamamıza olanak tanıyacak. Sosyal yaşamda ise üretken yapay zeka, kişiselleştirilmiş deneyimleri yeni bir düzeye taşıyacak. Yapay zeka, kişiselleştirilmiş içerik önerilerinden akıllı ev sistemlerine kadar rahatlığı artıracak ve hizmetleri bireysel tercihlere göre uyarlayacak. Yapay zeka teknolojileri, rutin görevleri otomatikleştirerek insanların daha karmaşık ve yaratıcı işlere odaklanmalarını sağlar. Diğer taraftan profesyonellere, büyük veri analizi ve değerli bilgi sunan yapay zeka destekli karar verme araçları sunar; pazarlama, e-ticaret, eğitim gibi sektörlerde kişiselleştirilmiş deneyimleri artırır. Bu nedenle çalışanlarımızın bu teknolojiye uyum sağlaması ve yeni beceriler kazanması gerekiyor.”
Yapay zeka gelişmeleriyle birlikte iş gücünün şekil değiştireceği öngörüsü üzerine de yorum yapan Özcan Yahşi şöyle konuşuyor: “Üretken Yapay Zeka’nın rutin ve tekrarlayan görevleri içeren mesleklerin azalmasına, bunun yerine, yaratıcılık, stratejik düşünme, insan psikolojisi, teknoloji üretme gibi alanlarda uzmanlaşmış, katma değeri yüksek işler ön plana çıkacak. Dünya genelinde ve Türkiye’de, bilgi teknolojileri, robotik, yapay zeka, veri bilimi gibi alanlarda uzmanlaşmış iş gücüne olan talebin artmasını beklemekle birlikte üretken yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler bu alanlardaki iş yapış şekillerini bile değiştirebilecek. Eğitim sistemlerinin bu yeni iş piyasası gerçekliklerine uyum sağlaması gerekecektir. Üretken yapay zeka alanındaki gelişmeler kullanılan teknoloji ve yaklaşımları çok kısa sürede köklü bir şekilde değiştirebiliyor. Dinamikliğe uyum sağlayabilmek için sürekli öğrenmeyi teşvik eden eğitim sistemleri ve yaklaşımlarını değerlendirmek gerekir. Türkiye’de bu değişim sürecinde genç nüfusun teknolojik becerilerini geliştirmesi ve dijital dönüşüme ayak uydurabilen bir iş gücü yaratılması önem arz ediyor.”
Yapı Kredi Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Özcan Yahşi, teknolojiye hakim olan uzmanlarla çalışan ve bu alanda yetişen insan kaynağının yanısıra Ar-Ge ekosistemine hakim olan bir yetkili olarak Türkiye’nin şöyle bir yol haritasını benimseyebileceğini dile getiriyor: “Türkiye, yapay zeka teknolojileri konusunda öncelikle kendi iç dinamiklerini güçlendirmeli ve bu alandaki küresel gelişmelere entegre olmalı. Teknoloji üreten ve ihraç eden tarafta yer alabilmek için STEM (fen, teknoloji, mühendislik, matematik) alanlarına hem eğitim hem de akademik çıktılar anlamında yatırım yapılması, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemlerinin desteklenmesi kritik öneme sahip. Yerli ve milli teknoloji geliştirmek, start-up kültürünü beslemek ve genç girişimcileri teşvik etmek de bu süreçte önemli adımlardır. 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu tarafından başlatılan Yapay Zeka Teknoloji Yol Haritası çalışması tüm ekosistemi bir araya getirmesi ve çıktıları bakımından oldukça faydalı bir çalışmaydı. Belirlenen yol haritasının güncel teknolojik gelişmelerle birlikte yeniden değerlendirilmesi ve ilgili paydaşlarda birlikte çalışılması faydalı olacaktır. Türkiye’nin bir yol haritası belirlerken dijital altyapısını güçlendirmesi, veri güvenliği ve siber güvenlik alanlarını da göz önüne aldığı kapsamlı stratejiler geliştirmesi gerekmektedir.”