Genel
Fiziksel ve sanal ortamda suçların engellenmesi için çözüm biyometrik mi?
Yapay zeka sadece teknolojik bir kavram değil. Çok güçlü bir etiksel yanı var ve yapay zeka kullanımlarında insan bu etik duvarıyla sıklıkla karşı karşıya kalıyor. En çok da yüz okumada.
Yüz tanıma, kameralarla birlikte devreye giren bir algoritmik yapı. Ve bu yazılım kişinin kim olduğunu tespit edebiliyor. Milli güvenlik bakımından son derece önemli katmadeğeri bulunuyor. Ancak özel yaşam söz konusu olduğunda mahremiyet ihlali etik sorunuyla karşı karşıya kalabiliyoruz.
Bu ikilem, 24 Mayıs 2022’de Teksas’ın Uvalde kentinde 18 yaşındaki silahlı bir saldırganın 19’u öğrenci 21 kişiyi öldürdüğü Robb İlkokulu katliamı nedeniyle bir kez daha yaşandı.
Takip ettiğiniz üzere, yıllardır okul katliamlarının önünü alamayan ABD, bu büyük soruna çözüm arayışı içinde. Okul yetkililerini, öğretmenlerini silahlandırmak isteyen eyaletler var. Öğrencileri korumak için en güvenilir yol nedir? İşte bu sorunun cevabı aranıyor ve görünen o ki yüz tanıma yöntemi işe yarayabilir gibi görünüyor.
ABD’de şirketlere, kolluk kuvvetlerine, üniversitelere ve bireylere yazılım sağlayan Amerikan yüz tanıma uygulaması şirketi Clearview AI, öğrencilerle birlikte içeri giren herkesin tanınmasına yardımcı olacak yüz tanıma sistemlerini ülkedeki okullara getirmeyi planlıyor. Ancak Clearview AI’a geçen haftalarda İngiltere’den 7,5 milyon Sterlin’lik cezanın geldiğini hatırlatmak gerek.
Şirket, İngiltere’de 20 milyardan fazla yüz görüntüsünü sosyal medya üzerinden topladığı, bunu bilgilendirmeden ve kişinin onayını almadan yaptığı için ceza almıştı. Clearview AI, söz konusu verilerin güvenlik güçleri tarafından kullanılmasına izin vermekle de suçlanmıştı. Amerikan medyasına göre şirket Fransa, İtalya ve Avustralya’dan da para cezası aldı.
KARARLAR GÖZDEN GEÇİRİLİYOR
Peki ama yüz tanıma etik sorunlara rağmen kamusal alanda işlenen suçlara engel olabilir mi? İşte bu sorunun cevabı önemli.
Hiçbir yüz tanıma geliştiricisi bu soruya “Yüzde 100 evet” cevabını veremiyor ama insan gözünün özellikle kalabalıklarda bireyleri kaçıracağını söylemek yanlış olmaz. Ve algoritmalar, geliştirilme amaçları ne olursa olsun insanın gözü, kulağı olmayı çok iyi beceriyor.
Bu nedenle ABD’deki bazı eyaletlerdeki bazı okullarda ek bir güvenlik unsuru olarak yüz tanıma kullanılıyor. Bazı eyaletler mahremiyeti ihlal ettiği gerekçesiyle yüz tanımanın kamusal kullanımlarına tamamen karşıyken, yasaklayan bazıları bu kararlarını gözden geçiriyor.
ABD’deki The Register sitesi Virginia eyaletinin yasak kararını temmuzda yeniden gözden geçireceğini, onu Kaliforniya ve New Orleans eyaletlerinin takip edebileceğini, Vermont eyaletininse polise çocuk cinsel tacizlerinin takibi için yüz tanımaya izin verdiğini duyurdu. New York, Colorado, Indiana eyaletlerinde de yüz tanıma yasağının kabul edilmemesi için bazı lobicilik faaliyetlerinin sürdüğü belirtiliyor.
METAVERSE’TE ŞİMDİDEN SAHTE KİMLİK VE TACİZ SUÇLARI PATLADI
Metaverse teknolojik deyimle “hype”, yani çok revaçta ve yükselişte bir kavram ve metaverse’leri deneyimleyenlerin bazıları şimdiden bazı suçlara maruz kaldı bile. Bu suçların başında kadın ve çocukları hedef alan cinsel taciz geliyor.
Geçtiğimiz haftalarda medyaya da yansıyan vakada, ismi açıklanmayan bir kadın araştırmacı, kullanıcıların davranışlarını incelemek üzere katıldığı Meta‘nın sosyal ağ platformu Horizon World‘de sanal gerçeklik (VR) gözlüğünü taktıktan bir saat sonra avatarının tecavüze uğradığını açıkladı. İsmi açıklanmayan kadın, “O kadar hızlı oldu ki, neye uğradığıma şaşırdım. Bir yanım bunun gerçek vücudum olmadığını söylüyordu, bir yanım da korkmuştu. Ama bunun önemli bir araştırma olduğunu düşündüm“ demiş.
Konuya ilişkin açıklama yapan bir Meta sözcüsü, araştırmacının Kişisel Sınır (Personal Boundary) özelliğinin açık olmadığını vurguladı. Bu özelliğin, “varsayılan olarak açık olduğu” ve kullanıcıların arkadaşları olmayan kişileri, avatarlarından 1,2 metre uzaklıkta kalması sağladığı açıklandı.
Şubat ayında da 43 yaşındaki İngiliz bir kadın yine Horizon World’de üç erkek avatar tarafından sözlü ve cinsel olarak taciz edildiğini söylemişti.
Metaverse, şimdiden bolca rekabetin olduğu bir ortam ve bu yeni ortamdaki güvenlik önlemleri yeterince güçlü değil. Ekim ayından bu yana yaşanan vakalara bakılırsa, kişinin kimliğinin tanımlanması en büyük sorun. Ve bu soruna hem yasal hem de teknik anlamda “sağlıklı” çözümler getirilinceye kadar kötü niyetli kişilerin hamleleri engellenemeyecek gibi görünüyor.
Dahası tacizin yanısıra dijital kimliklerin, avatarların çalınması ve daha pek çok hırsızlık yöntemleri, hesapların ve dijital varlıkların hack’lenmesi, botların gerçek kişiler yerine kullanımı, deep fake’ler ve diğer pek çok manüplasyon riski bizi bekliyor.
Bu güvenlik noktasında yüz tanımayı da içine alan biyometrik yöntemlerin (iris veya retina tarama, parmak ve el izi, yürüyüş tanıma, beyin dalgalarını izleme, DNA gibi) çözüm alternatifi olabileceğini söylemek mümkün mü?
Bu olasılık mümkün görünüyor. Ancak burada da bir etik sorunu ortaya çıkıyor. Meta evrenler oluştukça tüm güvenlik sorunlarına nasıl çözümler geliştirileceğini göreceğiz.
Katılımcıların yüzde 60’ı, iş dünyasının çevre ve faaliyet gösterdikleri topluluklar üzerindeki etkileri konusunda yöneticilerin sorumluluk alması gerektiği konusunda hemfikir.
CEO’ların yüzde 55’i, sürdürülebilirlik yatırımlarının iş büyümesini hızlandıracağı düşünüyor.
Yüzde 47’si sürdürülebilirlik stratejilerini uygulayacak insanlara ve kabiliyete sahip oldukları konusunda hemfikir.
CEO’ların yüzde 34’ü sürdürülebilirlik stratejilerini tamamladıklarını bildiriyor.