Genel

Hayvan deneylerini ortadan kaldırabilir mi?

Hayvan dostlarının çok sevineceği bir haberim var: yapay zeka, ileride fare ve tavşanlar gibi hayvanların kimya laboratuvarlarında kullanılmasına son verecek gibi görünüyor. Son birkaç yılda veganizm, İstanbul’un da aralarında bulunduğu New York, Londra, Paris, Milano, gibi büyük kentlerde yükselişte. Daha çok kadınların takip ettiği bu trend artık sadece gıdada değil, makyaj malzemesi ve kozmetik ürünler gibi kadınların ilgili olduğu başka alanlara da yayıldı. Kadınlar artık kullandıkları kremin içindeki kimyasal bileşimin hayvanlar üzerinde deney yapılmasını da kabul etmiyor. Pew Araştırma Merkezi’ne göre ABD’lilerin yüzde 52’isi hayvanların deneylerde kullanılmasına karşı. Bu oranın her yıl yükseleceği tahmin ediliyor.
Kimyasal deneyler insanlığın tıbbı alanda ilerlemesi ve hastalıklara çare bulunması için önemli bir aşama olarak kabul ediliyor. Başta kanser hastalığı olmak üzere sayısız hastalığa çare bulmak için hayvanlar kimyasal deneylerde kullanılıyor. Ancak bunun günümüzde eski bir yönteme dönüştüğünü savunan biliminsanlarının sayısı da çok.
ABD’deki John Hopkins Üniversitesi’ndeki bir grup toksijoloji uzmanı, kimyasal bileşenlerin zehirli olup olmadığını anlamak için eğitilen bir algoritma geliştirmiş. Bu algoritmaya şimdiye kadar gerçekleştirilen 800 bin hayvan testinde kullanılan 10 bin kadar kimyasal maddeyle ilgili bilgiler yüklenmiş. Algoritma, “ilk kez karşılaştığı” bir maddenin zehirli olup olmadığını, kendisine yüklenen benzeri bir maddeyle karşılaştırarak öngörüde bulunuyor. Aslında bu yöntem, bir kimyagerin veya toksikoloji uzmanının kullandığı yöntemle aynı. Ancak algoritmanın ortaya çıkardığı sonuçların, insanınkine göre çok daha kesin olduğu söyleniyor.

GEREKSİZ YERE YAPILIYOR

Üniversitedeki proje ekibini yöneten Thomas Hartung, yaptıkları çalışmanın ortaya çıkardığı sonuca göre, hayvan testlerinin güvenilir olmadığını söylüyor. Hartung, her kimyasal maddenin farklı hayvanlarda farklı tepkiler yarattığını, ancak bu durumun bir algoritma için geçerli olmadığını söylüyor. Hartung, Financial Times gazetesine verdiği demeçte, “Yazılımımız, moleküler yapı ve belirli toksikoloji tipleri arasındaki şimdiye kadar bilinmeyen ilişkilerin haritasını ortaya çıkardı. Bu ilişkiler genellikle göz, cilt veya DNA’nın herhangi bir bölümünü ilgilendiriyor” diye konuşmuş.

Yapay zekanın, başta makine öğrenmesi olmak üzere diğer teknikler yardımıyla, herhangi bir sektöre kattığı en büyük maddi katmadeğer, maliyetleri düşürmesi. Hartung yeni bir bakterinin mevcut yöntemde 30 ayrı hayvan testinden geçtikten sonra ortaya çıkarılabileceğini ve bunun sponsor şirkete yaklaşık 20 milyon dolara mal olacağını belirtiyor. Yaptıkları çalışmanın pek çok hayvan testinin gereksiz yere yapıldığı sonucunu ortaya çıkardığını belirten Hartung, “Tavşanın gözüne kimyasal bir madde damlatıp rahatsız olup olmadığını anlama işlemi, farklı laboratuvarlarda onlarca kez aynı şekilde yapılıyor. Buna gerek yok” diyor.
Avrupa Kimyasal Kurumu’nun bilişim uzmanı Mike Rasenberg ise, yapay zeka teknolojisinin kimya alanında çok güçlü bir etkisi olduğu, ancak ilaç sektörüne hemen adaptasyonunun zor olduğu görüşünde. Rasenberg, “Kimse hayvan deneylerini istemiyor ama birden tüm toksoloji sürecini bir bilgisayarın eline bırakamayız” diye konuşuyor.

Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close