Genel

Kök Projekt: Gıda ve tarım girişimcilerinin mentörü

Gıda ve tarım sektörleri artık insanoğlu için daha değerli. Covid-19 pandemisi gıdanın özellikle de biyogüvenlikli gıdanın önemi ortaya koyarken, tohumun ekilmesinden ürünün toplanmasına, tedarik zinciri sürecinden geçerek gıda olarak tüketiciye ulaşmasına, tüm süreçlerde kullanılan ileri teknolojilerin arttığını görüyoruz. Dijitalleşmenin bu iki sektöre daha da dahil olmasıyla, Türkiye’nin kendine yetebilme kapasitesi büyüyor.
Beş yıl önce Semi Hakim ve Shirley Kaston‘ın kurduğu İstanbul merkezli Kök Projekt de aynı gözlemlerde bulunuyor. Gıda, tarım ve su sektörü odaklı çalışan bir hızlandırıcı ve kurumsal inovasyon partneri olan Kök Projekt; şirketler, devlet kuruluşları ve STK’larla işbirliğinde gıda ve tarım girişimcilerinin ihtiyaçları olan eğitim, mentörluk ve hızlandırma programları tasarlıyor.

Kök Projekt kurucularından Shirley Kaston

Dünya dijitalleşirken girişimcilik ve teknolojik donanımları sunduklarını belirten Semi Hakim, şöyle konuşuyor: “Gıda ve tarım girişimciliği kapsamında üretilen çözümler, doğuştan itibaren globalleşme potansiyeline sahip. Dolayısıyıla üretilen çözümler, başarılı ise, dünyanın birçok yerinde uygulanabilirliğe sahip oluyor. Biz de girişimcilerin globalleşirken ihtiyaçları olan platformları ve destek mekanizmalarını sağlıyoruz. Türkiye’de son 5 yıla baktığımızda tarım girişimciliğine ilginin ciddi bir şekilde arttığını görebiliyoruz. Tarım sektöründe dijitalleşme çalışmaları yürütülmesinde bunun önemli bir payı var. Haliyle önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin tarım girişimciliği konusunda heyecan verici gelişmelere ev sahipliği yapacağına eminim diyebilirim. Türkiye’de tarım teknolojilerinden hava durumu takip sistemleri, tarım sensörleri, sulama teknolojileri ve gelecek vadede blok zincir teknolojileri gibi akıllı tarım yöntemlerinin, Türkiye’deki tarım değer zincirine daha fazla dahil olması ile daha verimli ve etkin bir tarım üretimine sahip olacağımızı düşünüyorum. Ülkemizde tarım teknolojileri ile ilgili startupların sayısı gün geçtikçe artmakta. Özellikle takip ve tanıma sistemleri, sera teknolojileri ve akıllı tarım ekipmanları üzerine çalışan bir çok girişimciyle iletişim halindeyiz.”


Tarım sektörünün değiştiğini, Türkiye’nin nüfusunun yaş ortalaması 27 iken üreticilerin yaş ortalamasının 54 olduğunu, dünya genelinde ise ortalamanın 52 olduğunu belirten Semi Hakim, “Yaş ortalamasının artması ve insanların tarladan uzaklaşması, tarımın dijitalleşmesi hedefinde önemli bir adım olacaktır. Sanayi ve hizmet sektörünün dijitalleşmesinin yaratacağı iş gücü boşluğu, tarımda aynı şekilde gerçekleşmeyebilir. Bu durum aynı zamanda tarım teknolojilerinin değer zincirine entegrasyonu konusunda önemli bir motivasyon olacaktır. Bu sebeple gıda ve tarım girişimciliği konusunda yapılacak ataklar, yatırımlar ve girişimlerin desteklenmesi, uzun vadede tarım sektörü için önemli derecede pozitif etki yaratacaktır” şeklinde konuşuyor.

Üretimin tamamen dijitalleşmesi ve kontrol-takip süreçlerinin verimli hale getirilmesi ile birçok daha etkin ve sürdürülebilir bir tarım ekosistemine sahip olacağımızı düşünen Kök Projekt CEO’su Semi Hakim, bu durumun tarımsal ürünlerin ihracatını arttıracağını yorumunu da yapıyor.

TÜRKİYE AVANTAJLI

Dikey tarım ve topraksız tarım gibi teknolojilerin büyük ölçekte etkili olmaları için bulundukları bölge ve ülkelerde geleneksel açık alan tarımının zorlu olması ile önem kazandığını belirten Hakim, Türkiye’nin her bölgesinde tarım gerçekleştirmek mümkün olduğu düşünüldüğünde, dikey tarım teknolojilerinin ülke çapında kırsalda yaygınlaşması bu aşamada biraz daha geri planda kalacağını düşünüyor.

Hakim, “Diğer taraftan dikey tarım teknolojilerinin sağladığı üretim özgürlüğü ile, şehir içerisinde, özellikle atıl alanların kullanımı sayesinde, şehirsel gıda üretimi ve gıda bağımsızlığı da sağlanabilir. Böylece şehir tarımcılığı ve şehirde üretimin güçlendirilmesi için önemli bir çözüm olarak kabul edilebilir” diyor.

Türkiye’nin tarım teknolojileriyle yeni tanıştığını ancak kaydadeğer avantajları olduğunu belirten Kök Projekt CEO’su Semi Hakim, “Türkiye’deki iklim, toprak ve ürün türü çeşitliliği sayesinde bir tarım girişiminin data toplaması, birçok ülkeye kıyasla çok daha etkin olarak gerçekleşebiliyor. Basit bir örnekle Konya’dan Antalya’ya geçtiğinizde bambaşka iki iklim ve üretim süreçleri ile karşılaşıyorsunuz. Bu durum ülkemizdeki birçok şehir ve bölge için de geçerli. Kısacası her ne kadar yeni başlıyor olsak da, bu önemli avantajımızın yadsınamaz bir potansiyeli bulunuyor.

İkinci olarak ülkedeki her kurum ve kuruluşun gündeminde artık tarım ve tarımın dijitalleşmesi konusu bulunuyor. Belki bu yeni normalin bize getirdiği en pozitif durumlardan biri de, tarımın ve gıda üretiminin topyekün biçimde gündeme geri gelmesi oldu diyebiliriz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde artan girişimler, kurumsal inisiyatifler ve devlet destekli programlarımızla tarım teknolojilerinde önemli bir atılım yapacağımıza inanıyorum”
diye konuşuyor.


Yerel partnerlerle işbirliği

Kök Projekt CEO’su Semi Hakim

Kök Projekt‘in kurucusu ve CEO’su Semi Hakim, kariyerine aşçı olarak başlamış. Gıda-kültür araştırmaları, yemek etkinlikleri ve gastrodiplomasi çalışmalarını dünyanın pek çok ülkesinde yürüten Hakim, 2015’te Kök Projekt’in kurulmasından bu yana
Bahreyn, Gürcistan ve Nijerya’da ekipler kurmak üzere çalışmalar yürüttüklerini söylüyor. Kök Projekt‘in çalışacağı ülkelerden yerel partnerlerler belirleniyor ve onlarla işbirliğinde tasarlanan programların yerelleştirilmesi, pazar odaklı geliştirilmesi sağlanıyor. Ardından uygulama adımına geçiliyor. Ana hedef, girişimcilere maksimum fayda sağlayacak programlar tasarlamak.

Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close