Genel

Yiyip içerek kazandıran temassız dijital cüzdan

Devir uygulama ve platform devri. Tek bir alana odaklanan uygulamalar, pazaryerinde dönen platformlar. Omni ve multi kanal uygulamaları… Özellikle nihai tüketiciye ulaşmak isteyen ürünler için farklı pazarlama mecraları, teknik ve yöntemler deneniyor. 

GastroPay ise 8 yıl önce FCMG (Hızlı Tüketim Ürünleri) sektöründe dikey çıkmayı tercih eden bir uygulama. Yeme-içme alanında önce “kulübe dahil olma”, ardından da ödeme kolaylığı ve avantajları sağlıyor. Pandemiyle birlikte insanların yeme-içme alışkanlıklarını takip eden ve temassız ödeme taleplerine karşılık veren GastroPay’in kurucularından Gizem Oral Kutman’dan bu uygulamanın hikayesini dinleyelim: “İstanbul ve Londra’da pazarlama ve ürün yönetimi alanında FMCG sektörünün büyük markalarının yöneticiliğini yaptım. Ortağım Çağlar Karataş ile yollarımız Londra’da keşişti. Çağlar da New York ve Londra’da 15 sene yatırım bankacılığı üzerine çalıştı. Uzun yıllardır edindiğimiz deneyimlerle Türkiye’nin en büyük yeme-içme kulübü olan GastroClub’ı 8 sene önce hayata geçirdik. Sadakat altyapısı olan GastroClub’ı ödeme altyapısıyla tamamlamak üzerine çalıştık. Pandemiyle daha fazla öne çıkan temassız ödeme ve her alışverişte tasarruf etme ihtiyacını gidermek amacıyla GastroPay’i kullanıma açtık. Haziran 2021’den itibaren GastroPay olarak restoran ve kullanıcılara hizmet veriyoruz.”

GastroPay’in bünyesinde binden fazla restorana ve 100 bine yakın kullanıcıya hizmet verdiklerini ve aylık 3 milyon TL’lik işlemin gerçekleştiğini belirten Kutman, “Yeme-içme sektöründe artan maliyetler restoran menülerindeki fiyatlara yansıdı. Artan fiyatların etkisiyle GastroPay’de kişi başı harcama sepeti yüzde 40’a yakın artış gösterdi. Trafik açısından ise en çok orta segmentteki restoranların etkilendiğini söyleyebiliriz. Ancak pandemi kısıtlamaların hafiflemesi ve havaların da ısınmasıyla, Ramazan ayı sonrasında yeme-içme sektörünü oldukça canlı bir dönemin beklediğini düşünüyoruz” diyor.  

YE-İÇ KOLAY ÖDE

GastroPay’in kurucularından Gizem Oral Kutman

Dikey büyümenin artıları neler? Gizem Oral Kutman’a göre hizmet verdiğiniz sektöre derinleşebilmek ve ürün avantajlarını tüketiciye daha çok yansıtabilmek. Bu derinleşme tüketici tarafından tercih sebebi olmalı. GastroPay bu noktada nasıl bir strateji izliyor diye soracak olursanız, Kutman’ın cevabı şöyle: “Akılcı işbirlikleri geliştiriyoruz. Bu işbirlikleri hem kullanıcı hem de restoran tarafında müşterilerimizin hayatlarını kolaylaştırmalı.

Bu süreçte dijital cüzdan ürünümüzle iş ortağı restoranlarımıza müşteri sadakatini yaratabilmelerine ve dijitalleşme süreçlerine katkı sağladık. Kullanıcı tarafında ise sunduğumuz ödeme kolaylığıyla anlaşmalı olduğumuz yüzlerce restoranda saniyeler içinde, fişe, faturaya, kredi kartına dokunmadan telefonunuzdan güvenli mobil ödeme kolaylığı sunuyoruz. Bu kolaylık iki tarafa da zaman ve konfor kazandırıyor. Ayrıca anlaşmalı olduğumuz restoranlarda GastroPay ile yapılacak ödemelerle hesabın yüzde 40’a varan kısmını geri kazanmanızı sağlıyoruz. Ana sponsorumuz Visa ile yaptığımız işbirliğiyle kullanıcıları GastroPay üzerinden Visa kartlarıyla ilk harcamalarında 50 TL puan hoş geldin hediyesi bekliyor. Visa kartlarıyla yapacakları sonraki harcamalarında ise ilave yüzde 10 daha fazla geri kazanıyorlar. 1 Mart itibariyle İş Bankası’yla da kampanyamız başladı. Maximum kartla GastroPay ile yaptıkları harcamaların yüzde 10’u kadar ilave puan kazanabiliyorlar. Ayrıca bütün kampanyalar birleştirilebiliyor.”

CÜZDAN, SADAKAT VE QR’LI ÖDEME

GastroPay’in birbiriyle konuşan 3 ayrı çözüm bulunduğunu, bunların ödeme ve TL puanları tuttuğumuz cüzdan altyapısı, restoranlarda puan kazanmaya yarayan sadakat altyapısı ve restoranlarda QR’la ödeme almamızı sağlayan POS altyapısından oluştuğunu belirten GastroPay Kurucu Ortaklarından Gizem Oral Kutman, “Önceliğimiz yurt içinde daha da büyümek. GastroPay’in Türkiye’deki binlerce restoran ve milyonlarca kullanıcısıyla yeme içme sektörünün dijital para birimi ve ödeme yöntemi olmasına çalışıyoruz. Kuruluşumuzdan itibaren kârlı bir şirket olduk ve bunu yeni ürünümüzle de sürdürmeye devam ediyoruz. 2021 yılını 7 haneli ebitda ile tamamladık, bu yıl 3 kat büyümeyi hedefliyoruz” diye konuşuyor.

Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close