Genel

Dünyada bir ilk: Organik pamuk için biyo -böcek ilacı

Tekstil sektörünün en önemli hammaddelerinden olan geleneksel yöntemlerle yetiştirilmiş pamuk, dünyanın en kirli mahsulü olarak adlandırılıyor. Dünya çapında kullanılan insektisitlerin (böcek ilacı) yüzde 16’sı pamuk üretiminde tüketiliyor ve her yıl neredeyse 2 milyar dolarlık pestisit  (zararlı organizmaları ortadan kaldırmak veya azaltmak için kullanılan kimyasal madde) kullanılıyor. Kullanılan sentetik pestisitler, başta çiftçiler olmak üzere pek çok canlıya zarar verirken, yaşadığımız toprağı, soluduğumuz havayı ve içtiğimiz suyu kirletiyor. Sadece pestisit kullanımından kaynaklı hayvan ölümleri her yıl milyonlarla ifade ediliyor. Bir başka bakış açısıyla organik olmayan pamuğun küresel tüketimi, atmosfere yılda yaklaşık 220 milyon ton gibi büyük miktarlarda sera gazı salıyor ve 1 ton geleneksel pamuk lifi 1,8 ton CO2 üretiyor.  Organik olmayan pamuğun yetiştirilmesinin bize ve çevreye verdiği zarar oldukça büyük ve sürdürülebilir bir dünya için müdahale edilmesi gereken üretimlerin başında geliyor. 

Bu bakış açısıyla son 10 yıldır pek çok önemli tekstil markası organik pamuk üretimini desteklemeye yönelik atılımlar başlattı. Kimyasal pestisit kullanımı ve su tüketiminin minimuma indirildiği organik pamuk üretimine talep hızla artıyor. Artan talebi karşılayabilmek için yeni kurallara uyum sağlamaya çalışan üreticiler ise katma değerli ve yüksek verimlilikle üretim yapmak konusunda da problem yaşıyor. Sürdürülebilir pamuğa artan ilginin paralelinde Yeşil Mütabakat kapsamında Avrupa Birliği çevreye zararlı pestisitlerinin kullanımını 2030 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyor. Ülkemizde de bu kapsamda her yıl yüzlerce pestisit aktif maddesi yasaklanarak raftan kaldırılıyor. Sürdürülebilir pamuk üretiminde verim kayıplarına sebep olan tarım zararlılarıyla mücadelede kullanılabilecek kısıtlı sayıda sentetik pestisit bulunurken dünya çapında kullanılabilen biyolojik çözümler ise oldukça sınırlı.

Nanomik Biyoteknoloji kurucusu ve CEO’su Buse Berber Örçen

Tarım ve gıda ürünlerinde kullanılan kimyasal koruyucu ve pestisitlere biyolojik alternatifler geliştiren yerli girişim Nanomik, organik pamuk üretiminde kayıpların önüne geçebilmek amacıyla dünyanın ilk pamuk biyoinsektisitini geliştirildi. Bitkisel molekülleri patentli teknolojileri ile akıllı moleküller haline getiren şirket, pamukta büyük hasara sebep olan türlere karşı sentetik pestisitlerle aynı performansı yakalıyor.

2021 yılında tarla uygulamaları başlayan yerli biyoinsektisit AzaCot ile birden fazla zararlıyı yüzde 90’ın üzerinde performans göstererek kontrol ederken, maliyet olarak geleneksel uygulamalarla başabaş performans vererek kullanımını yaygınlaştırmayı planlıyor. 

Nanomik Biyoteknoloji kurucusu ve CEO’su Buse Berber Örçen, “Nanomik gıda ve tarım ürünlerinde kullanılan sentetik koruyuculara alternatif doğal koruyucular geliştiriliyor. Son dönemlerde sık sık gündeme gelen pestisit zehirlenmeleri, artan kanser vakalarıyla kimyasal koruyucuların ilişkilendirilmesi, doğal çözümlere ilgiyi ciddi şekilde arttırdı. Ancak doğal çözümlerin ticarileşmesinin önünde bir bariyer var; çevresel koşullara karşı dayanıksızlık. Nanomik, yüzyıllardır etkili olduğu bilinen bitkisel molekülleri kimyasal koruyucular kadar dayanıklı hale getiren patentli bir mikroenkapsülasyon sistemi geliştirdi. Bu teknoloji ile doğal ve organik ürünlerin pazarda hızla artmasını sağlayabilecek doğal koruyucular geliştiriyor ve pazara sunuyor” diye konuşuyor.

TARLADA, PAKETLEMEDE VE RESTORANLARDA

Nanomik, şu an bağ, bahçe, sera ve tarlalardaki kayıpları engelleyen ürünü Mikoks ile hasat öncesinde çözüm sunarken, BioExtend depo ve paketleme tesislerine, Bioflux ile hotel, catering ve restoranlara, Bioflux home ile de son tüketiciye meyve sebzelerini daha doğal ve uzun bir raf ömrüyle saklayabilen ürünler sunuyor.

Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close