Genel

Biyorobotlar kendisini kopyaladı

Biyoteknoloji söz konusu olduğunda insanlık adına umudumuz çok. Bu teknoloji, insanın çözüm aradığı pek çok sağlık sorununa çözüm bulabileceği gibi, dijitalleşmenin diğer alanlarına yenilikler getirebilecek. Bunun bir örneğini geçtiğimiz günlerde ABD’de, 3’ncü versiyonu geliştirilen Xenobot isimli robotla gerçekleştirilen bir klinik deneyde gördük.

Bilgisayar ortamında geliştirilen ve laboratuvarda bir tür bakteri büyüme kabında serbest dolaştırılan sentetik robotik organizmalar bu kabın içinde yüzdü, tek başına yüzen diğer organizmaları buldu, yüzlercesini 1990’ların video oyunu Pac-Man’a benzeyen ağzıyla biraya getirdi ve kendi bünyesine alıp Pac-Man ağzından onları kendisine benzeyen bebek Xenobot’lar olarak kaba bıraktı. Bunu defalarca yaparak başarılı kopyalamalar gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz günlerde Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayınlanan araştırma imza atan biliminsanlarından Vermont Üniversitesi Bilgisayar Bilimci ve Robotist Joshua Bongard, bu çalışmanın başarıya ulaşmasının nedenini, “Doğru tasarım” olarak açıkladı. Çalışmanın önemini biraz daha detaylı anlatalım.

Bu çalışmanın iki açıdan önemi büyük. Xenobot’un adını aldığı “Xenopus leavis” isimli kurbağa, biyolojik olarak üremesini suya yumurta bırakarak gerçekleştiriyor. Ancak bu deneyde sentetik embryonik organizmaların dış döllenmeden farklı olarak hücresel çoğalması sağlanmış. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Tufts Üniversitesi Kıdemli Biliminsanı Douglas Blackiston, “Şimdiye kadar üreme ve kopyalama adına tüm yolların denendiği düşünülüyordu ancak bu deneyde şimdiye kadar denenmeyen birşey denendi” diyor. Tufts Üniversitesi Allen Discovery Merkezi Direktörü Biyolog Michael Levin’in yorumu ise şöyle: ”Bu (sentetik) hücreler bir kurbağanın genomlarına sahip ancak suda gelişen yumurta olmaktansa kollektif zekalarını, yapısal değişikliklere uğrama yeteneğini kullandılar.” Çalışmanın biyolojik açıdan farklılığı böyle. Bilişimsel açıdan önemine gelince…

Bu biyolojik denemeyi gerçek kılan teknoloji, Vermont Üniversitesi İleri Hesaplama Merkezi tarafından geliştirilen Deep Green isimli birlikte çalışan bilgisayarlar kümesi. Bu bilgisayarlar önce milyarlarca üçgen, kare, piramit ve yıldız şekillerini simüle ederek, hareket temelli kinematik kopyalama için hangi şekildeki hücrelerin daha etkili olabileceğini ortaya çıkarmış. İşte bu aşamada yapay zeka devreye girmiş; bilgisayarların bu simülasyonu yaptığı algoritma Pac-Man’a benzeyen şekildeki hücresel tasarım gerçekleşmiş. Çalışmanın başyazarı, Tuft Allen Merkezi’nin doktora sonrası araştırmacısı Sam Kriegman, “Tasarım çok basit gibi görünüyor. Ancak bunu bir insan tasarlayamazdı” sözleriyle yapay zekanın hakkını veriyor.

Xenobot Araştırmacıları (soldan sağa) Josh Bongard, Michael Levin, Douglas Blackiston, Sam Kriegman

Bu çalışma biyorobotik anlamında yeni bir soluk olarak kabul edilirken, kullanılan yapay zeka yönteminin benzeri biyodeneylerde de uygulanacağı tahmin ediliyor.


Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close