Genel
Z kuşağı 20’li yaşlarda mutsuz olan ilk nesil. Dünya daha mutsuz bir yer mi olacak? İşte 2 suçlu…

Önemli bir bilimsel yayında yayımlanan araştırma, pandemiden bu yana Z neslinin dünyanın en mutsuz kitlesi olduğunu ortaya koydu. Mutsuzluğun en büyük nedenleri işsizlik ve sosyal medya… On yıllardır yapılan anketler, yaşamın en düşük noktasının orta yaş olduğunu gösteriyordu. Gençler ve yaşlılar genellikle yüksek yaşam memnuniyeti bildirirken, orta yaşta olanlar bir düşüş yaşıyordu.
Bu durum bakış açısına göre “mutluluğun U eğrisi” ya da “umutsuzluk tümseği” olarak adlandırıldı ve pek çok ülkede yüzlerce kez belgelendi. En mutsuz olunan yaş değişkenlik gösteriyordu — İsviçreliler 35’inde, Ukraynalılar ise 60’larında en çok mutsuz olduklarını söylüyordu — ama genel desen hep aynıydı. Ancak son dönemde bu eğri bozulmuş görünüyor. 27 Ağustos’ta bilimsel dergi PLOS ONE’da yayımlanan ve ekonomistler David Blanchflower, Alex Bryson ile Xiaowei Xu tarafından yapılan bir araştırma, artık gençlerin dünyada herhangi bir yaş grubundan daha fazla mutsuzluk bildirdiğini ortaya koydu. Dr. Bryson durumu şöyle özetliyor: “U şeklinden kayak pistine dönüştüğünü görüyoruz.”

Araştırmacılar bu değişimi ilk kez ABD’de uzun süredir yapılan Davranışsal Risk Faktörü Gözetim Sistemi anketinde fark etti. Katılımcıların son bir ay içinde her gün kötü ruh haline sahip olduklarını bildirme oranlarını yaş gruplarına göre hesapladılar. 2009-2018 arasında bilinen U eğrisi vardı: mutsuzluk orta yaşta zirve yapıyordu. Fakat 2019-2024 arasında desen değişti. Orta yaş ve yaşlı yetişkinlerde mutsuzluk seviyeleri büyük ölçüde sabit kalırken, gençler arasında umutsuzluk arttı.
Britanya’da da aynı eğilim gözlemlendi. Birleşik Krallık Hanehalkı Boylamsal Araştırması ve Yıllık Nüfus Anketi verilerini kullanan araştırmacılar, 2016’dan sonra 40 yaş altındaki kişilerde kaygı ve umutsuzluğun keskin bir şekilde arttığını, 2019’a gelindiğinde ise U eğrisinin ortadan kalktığını belirledi. Batı dünyası dışından da bulgular mevcut. Araştırmacılar Global Mind Project adlı çevrimiçi anketin verilerini analiz etti ve Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika ve Orta Doğu’daki 44 ülkede yeterli veri bulunan örneklerde gençlerin, yaşlılara kıyasla daha kötü ruh sağlığı bildirdiğini gördü.
Yine de eski U eğrisi yeniden ortaya çıkabilir. Çünkü bu yeni çalışma yalnızca belli bir anda yaş gruplarına göre mutsuzluk düzeyine dair bir “anlık fotoğraf” sunuyor. Bugün 20’li yaşlarında çok mutsuz olanların, önceki nesiller gibi ileride orta yaşta daha da kötü hissetmesi ihtimal dahilinde. Bryson, “Gençler bu kadar kötü başlıyorsa, orta yaşta çok daha kötü durumda olabilirler” diyor.
Aynı bireylerin zaman içindeki değişimini takip eden boylamsal mutluluk araştırmaları bu tür uzun vadeli gelişmeleri gösterebilir; fakat bu tür çalışmalar nadir. Mevcut az sayıdaki çalışma da orta yaşta mutsuzluğun zirve yaptığını gösteriyor. Bu da, Z Kuşağı’nın ilerleyen yıllarda daha da mutsuz olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Kuşak verileri de bu görüşü destekliyor. The Economist, BRFSS verilerini kuşaklara göre ayırdı ve her kuşağın orta yaşa geldikçe daha mutsuzlaştığını buldu. X Kuşağı ve Y Kuşağı, Baby Boomer’lara kıyasla daha erken bir orta yaş bunalımına sürüklenmiş durumda. Z Kuşağı ise yetişkinliğe tarihteki herhangi bir kuşaktan çok daha mutsuz başlamış görünüyor. Bu eğilim, nüfus genelinde yaşlıların artık gençlere kıyasla daha az karamsar görünmesine yol açıyor. Ancak bu durum ABD’de geçerli olsa da başka yerlerdeki verileri açıklamıyor. Haziran’da yayımlanan üçüncü bir çalışma, bazı Güney Avrupa ülkelerinde gençler arasında yaşam memnuniyetinin 2015’ten bu yana arttığını, bunda genç işsizliğinin azalmasının payı olduğunu ortaya koydu.

Gençlerdeki ruhsal sıkıntıların sıkça anılan bir nedeni de akıllı telefon ve sosyal medya kullanımı. 2010’ların başından bu yana gençlerin ruh sağlığı sorunları ile sosyal medya kullanımındaki artış paralel ilerledi. Bu konuda nedensel bir bağa dair bazı kanıtlar olsa da, gençlerin ruh hâlini ve sosyal medya kullanımını uzun süre boyunca izleyen en titiz çalışmalar, uygulama kullanımının ruh sağlığını ciddi ölçüde bozduğunu göstermiyor. Elbette tablo değişebilir. The Economist’in bu yılki bir analizi, Amerikalı gençlerin ruh sağlığında son dönemde bir miktar toparlanma olduğunu gösteriyor. Eğer böyle devam ederse, yeniden orta yaşlıların en mutsuz grup olması mümkün olabilir.
Gençlerin neden bu kadar mutsuz olduğuna dair kesin bir yanıt henüz yok. Ancak ipuçlarından biri işgücü piyasasında olabilir. Temmuz ayında yayımlanan ayrı bir çalışmada Blanchflower ve Bryson, özellikle düşük eğitim seviyesine sahip genç Amerikalı çalışanlarda umutsuzluğun keskin biçimde arttığını tespit etti. Daha önce iş sahibi olmak, kötü ruh sağlığına karşı koruyucu bir etki yaratıyordu. Ancak bu etkinin genç Amerikalılar için zayıfladığı, belki de iş tatminindeki düşüşten kaynaklandığı düşünülüyor.

AB, 16 yaş altına sosyal medya kısıtlamalarını tartışacak
Avrupa Komisyonu, çocukların sosyal medya kullanımına yönelik yeni kısıtlamaları gündemine aldı. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, 10 Aralık’ta Avustralya’da yürürlüğe girecek benzer kuralları yakından takip ettiklerini belirterek, yıl sonuna kadar olası önlemleri incelemek üzere bir panel oluşturacaklarını açıkladı.
Von der Leyen, geçen hafta yaptığı yıllık “Birliğin Durumu” konuşmasında, toplumların sigara, alkol ve yetişkin içerikleri için asgari yaş sınırları belirlediğini hatırlatarak, dijital platformlar için de benzer korumaların zamanının geldiğini söyledi.
Avustralya’nın yanı sıra Birleşik Krallık, İrlanda ve ABD de çocukların çevrimiçi korunmasını güçlendiren adımlar attı. Londra, Temmuz ayında pornografi siteleri için zorunlu yaş doğrulaması başlatırken, İrlanda video paylaşım sitelerine yönelik benzer düzenlemeler yaptı. ABD’de ise Yüksek Mahkeme, eyaletlerin porno sitelerine yaş kontrolü getirmesine onay verdi.
AB içinde de Fransa, İspanya ve Yunanistan, sosyal medya için zorunlu yaş kısıtlamalarının birlik çapında uygulanmasını talep ediyor.
Teknoloji Şirketleri Direniyor
Facebook, Instagram, TikTok, X ve YouTube gibi platformlar halihazırda kullanıcıların en az 13 yaşında olmasını şart koşuyor. Ancak yaş doğrulama mekanizmaları zayıf ve yaptırımlar ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor.
Avustralya’daki düzenlemelere teknoloji devleri karşı çıkıyor. Şirketler, yaş sınırlamalarının güvenilir biçimde uygulanmasının zor olduğunu savunsa da, hükümet destekli bir deneme bu kontrollerin teknik olarak mümkün olduğunu gösterdi.
Von der Leyen’in açıklamasının ardından Google, Meta, TikTok ve X temsilcileri yorum yapmadı.
Avrupa Komisyonu’nun yıl bitmeden sunması beklenen tavsiyeler, AB’nin çocukların çevrimiçi güvenliğine yönelik yaklaşımını belirleyecek. Avustralya ile uyum sağlanması, sosyal medya şirketleri için Avrupa’da daha sıkı kuralların kapıda olduğuna işaret ediyor.
Uzmanlara göre, çocukların çevrimiçi risklere maruz kaldığı bir ortamda mevcut önlemler yetersiz kalıyor. Aralık ayında Avustralya’daki uygulamanın sonucu, AB’nin kendi stratejisi için kritik bir referans noktası olacak.