Genel

Artık kopya çekmek yok!

ChatGPT yeni çalışma moduyla kopya çekerek değil, bir eğitmen gibi yönlendirerek öğretecek. Böylece öğrenciler ev ödevlerini yaparken ChatGPT’yi dijital eğitmen gibi kullanacak

OpenAI, ChatGPT’ye yepyeni bir öğrenme deneyimi kazandıran “Study Mode”u (Çalışma Modu) resmen kullanıma sundu. Bu mod, sorunları hızlıca çözüp cevabı vermek yerine, seni adım adım yönlendirerek öğrenmeni sağlıyor.

 Üstelik şu anda ChatGPT’ye giriş yapan herkes bu özelliği deneyebilir: Ücretsiz, Plus, Pro ve Team kullanıcıları hemen erişebiliyor. ChatGPT Edu kullanıcılarına birkaç hafta içinde sunulacak.

“2+2 kaç eder?” diye sorduğunda doğrudan “4” demek yerine, artık sana şöyle sorular soruyor:
– “Bu sayıları topladığında sence ne olur?”
– “Bu işlemi nasıl düşündün, anlatır mısın?”

Yani seni köşeye sıkıştırmadan ama pes etmene de izin vermeyen sabırlı bir eğitmen gibi davranıyor.

Öne çıkan özellikleri;

  • Sokratik sorgulama: Direkt cevap vermek yerine ipuçları ve takip sorularıyla yönlendiriyor.
  • Basamaklandırılmış açıklamalar: Bilgiler küçük parçalar hâlinde, birbirinin üstüne inşa edilerek veriliyor.
  • Kişiselleştirilmiş destek: Senin seviyene ve önceki konuşmalarına göre zorluk derecesi ayarlanıyor.
  • Bilgi kontrolü: Konuların gerçekten öğrenilip öğrenilmediğini test eden mini quiz’ler ve geri bildirimler var.
  • İsteğe bağlı kullanım: Konuşma ortasında Çalışma Modu’nu açıp kapatabiliyorsun.

Bu sistem, OpenAI’nin öğretmenler, bilim insanları ve eğitim uzmanlarıyla birlikte geliştirdiği bir araç. Neden mi? Çünkü ChatGPT, farkında olmadan dünyanın en çok kullanılan öğrenme araçlarından birine dönüştü ve şirket artık kullanıcıların sadece cevabı kopyalamasını değil, gerçekten öğrenmesini istiyor. Üniversite öğrencilerinden gelen ilk yorumlar ise harika:
– “24 saat açık, her şeyi bilen bir ofis saati gibi.”
– “Aylarca anlayamadığım bir konuyu 3 saatlik bir oturumda çözdüm.”

Bu, OpenAI’nin ChatGPT’nin eğitimde “kopya aracı” olarak kullanılmasına karşı ilk gerçek hamlesi. Cevapları tespit edip engellemek yerine, sistemi öğrenmeyi teşvik edecek şekilde dönüştürüyorlar. Bu da eğitimde yapay zekaya dair bakışı ciddi biçimde değiştirebilir.

Gelecekte neler mi geliyor?
– Daha iyi görselleştirmeler,
– Konuşma boyunca hedef takibi,
– Daha derin kişiselleştirme seçenekleri…
Üstelik OpenAI, Stanford’un SCALE İnisiyatifi ile iş birliği yaparak bu yeni sistemin öğrenme üzerindeki uzun vadeli etkilerini araştıracak.

Şu bilgiyi paylaşmakta fayda var; Google’ın NotebookLM aracı bu alanda önde ve artık sadece podcast değil, ders notlarını videoya çeviren “Video Overview” özelliğine de sahip. Google’ın bir de LearnLM adlı başka bir öğrenme modeli var. Eğitimde yapay zekanın en güçlü savunucusu olan Ethan Mollick, Study Mode’un mükemmel olmadığını ama doğru yönde atılmış büyük bir adım olduğunu söylüyor.

Bu özellik çok iyi, ama daha da iyi olabilir. Öğrenme psikolojisini temel alarak hatırlama, aralıklı tekrar, karma öğrenme ve üretim gibi prensipleri modele entegre ederlerse çok daha güçlü bir sistem olur. Arada “mini quiz” bildirimleriyle uzun vadeli öğrenme de teşvik edilebilir.

Ama en kritik soru şu:
Öğrenciler gerçekten öğrenmek ister mi?
Yoksa yine klasik ChatGPT’ye ya da Google NotebookLM’ye mi dönerler?


Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close