Genel
Dijital sanat mı, eğlence mi?

Bir sanat dalı olarak resim deyince aklınıza ne geliyor? Ya da ressam deyince? Da Vinci, Monet, Rembrandt, Picasso veya İbrahim Çallı olabilir mi? Eğer öyleyse 30 yaş üzerinde bir yetişkinsiniz. Bugünün çocuk ve gençlerine sorduğumuzda cevap, Bored Ape NFT koleksiyonu olabilir.
Onlara kızmayalım. Kavramlarla bağlantımız, yaşantımız dijitalleştikçe değişiyor.
Son haftada özellikle Twitter, Instagram ve Tiktok yapay zekayla geliştirilen görsellerle dolu. İnsanlar yapay zekalı uygulamaların ortaya çıkardığı farklı stil ve kurgudaki portrelerini paylaşıyor. Ünlüler de bu kervana katıldı. Magazin medyasına ve eğlenceli platformlara iş çıktı.
Aslında sanat algısının değiştiğini gösteren veya “Bu sanat mıdır?” sorusunu sordurtan olayların ilklerinden biri, 2019’da Miami sanat fuarında duvara bir koli bantla yapıştırılmış muzun 120 bin dolara satılmasıyla yaşanmıştı. Muz çürüdü elbette, ama sanatçı Maurizio Cettelan buradaki sanatın muz değil, onu tek ve eşsiz hale getiren, bir nevi sertifika görevini gören koli bandı olduğunu söylemişti.

ABD’li genç Sean Williams’ınsa evinin duvarında kazara bir delik oluşturduktan sonra bunu çerçeveleyerek fotoğrafını çekmesi ve NFT’ye dönüştürmesiyle bu kez kripto dünyasında garip bir olay yaşandı. Bundan tam 2 yıl önce bir kişi, üzerinde “Aptal” yazan bu NFT’ye 7ETH (Etherium), yani 11 bin dolar teklif etti. Kriptosanat gerçekten sanat mıdır diye soraduralım, şu an özellikle sosyal medyada algoritmaların sanatçı olup olmadığını tartışıyoruz ve internet kullanıcıları bu durumdan oldukça “eğlenmiş” görünüyor.

ALGORİTMİK SANATIN ÖNCÜSÜ COHEN
İşte tam olarak soru mu? Midjourney, Dalle-E, Stable Diffusion ve onlarcası, hatta belki de yüzlercesi… Buradan çıkan görüntüler, görseller birer sanat eseri, bizler ise birer sanatçı mıyız?
Aslında bu soruyu 1960’lı yıllardan itibaren kendisini önce ressam, daha sonra bilgisayarlı sanat üzerinde çalışan bir mühendis olarak tanımlayan İngiliz Harold Cohen sormuştu. Geliştirdiği AARON isimli yapay zekayla sanat geliştiren sistem, önceleri basitti. Az sayıda birkaç kuralı takip ederek çizim yapabiliyordu. Cohen modelin “insanın çizim yapma bilişsel yeteneğini” anlamaya çalıştığını söylemişti. AARON yıllar içinde gelişti ve 1995’e gelindiğinde Cohen ve AARON’ı çizimleri hem şekil hem de renk bakımından farksız hale gelmeye başladı.


Ancak günümüzde yapay zekalı görsellerin insanı anlama gibi bir amacı yok. Peki bu durumda biz bu görsellere ne demeliyiz? Nasıl yorumlamalıyız? Robotları eserlerine yansıtan Ressam Agnieszka Pilat, bu soruya referans olarak görsel teorisyen Marshall McLuhan’ın “Geleceğe sadece dikiz aynamıza yansıyanı görerek ilerleriz” sözünü gösteriyor ve şu değerlendirmede bulunuyor: “Buradaki tartışma noktası biz sanatçıların gelecekteki sanat formlarını henüz göremiyor olmamız. Biz sanatçılar olarak yeni yapay zekalı uygulamaları yeni, orijinal sanat formları ortaya çıkarmak için kullanacağız. Yapay zeka bunu yapamaz. O geçmişi simüle ediyor, geleceği değil.”