Genel

Doğaya uyum sağlamak için cyborg olmak isteyen? Üstelik 350 dolara!

NEIL HARBISSON
Doğaya daha yakın olmak ve ileride teknolojinin getirebileceği potansiyel tehlikelerden korunmak için birer cyborg olmaya ne dersiniz? Bu, tüm dünyada bir etik sorunu. Ancak günümüzde yaşadığımız gelişmeler, insanoğlunun bu etik sorununa bir an önce çözüm bulması gerektiğini gösteriyor.
ABD’li biliminsanları Manfred Clynes ve Nathan S. Kline tarafından 1960’da terminolojiye katılan Cyborg (sayborg) kelimesi sibernetik organizma kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Yani insanın vücudunda makine, elektromanyetik bir aletin bulunması bir kişiyicyborg yapıyor. Böylece kişi kısmen makine, kısmen de insan haline geliyor.



İngilterede bir devlet tarafından tanınan ilk cyborg olan İspanyol asıllı Neil Harbisson. Harbisson renk körü olarak dünyaya gelmiş. İngiltere’deki Dartington Sanat Akademisi’nde sibernetik uzmanı Adam Montandon ile birlikte duyularını elektronik bir göz proteziyle geliştirme projesi üzerinde çalışırken, yunusların birbirleriyle elektromanyetik dalgalar aracılığıyla iletişim kurma yetisinden yola çıkarak şimdi sahip olduğu bu antene kavuşmuş. Harbisson bu anten sayesinde yeni bir devinim duyusuna sahip olmakla kalmamış, tam olarak dünyası değişmiş. Şu an renkleri duyabiliyor.


Başında taşıdığı antenin üzerindeki vizör ve kafatasının içine yerleştirilen bir çip sayesinde titreşimler yayarak onun renkleri tanımasını sağlıyor. Yani vizörün aldığı renkler çip aracılığıyla titreşime dönüştürülerek renkleri tanımlıyor. Kendisini  İngilizce transspecies, yani değişmiş tür olarak tanımlayan Harbisson için değişmiş tür ve cyborg olmanın anlamı şu; başındaki anten bir aksesuvar değil, bedeninin bir parçası. İlk kez İngilterede pasaport kontrolünde bu antenle ilgili sorun yaşayan Harbisson, havalimanındakipolis memurunun antenli fotoğrafına itiraz etmiş. Harbisson, bu antenin bir aksesuvar olmadığını, vücudunun bir parçası olduğunu anlatarak memuru ikna edebilmiş.

NEIL HARBISSON VE MOON RIBAS

Harbisson’dan sonra yine İspanyol olan dansçıMoon Ribas de dirseklerine yerleştirdiği sensör protezleriyle dünyanın ikinci cyborgü oldu. Ribas’ın dirseğindeki protezler birer sismik alıcı görevini görüyor. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen deprem veya sarsıntıları hissediyor. Bunun insanı rahatsız edebilecek bir duyu olduğunu söylemek yanlışolmaz. Zira kendisi de uyurken birden sallandığını hissetmeyi onun hayatını bir cyborg olarak oldukça konforsuz hale getiriyor. Ancak Ribas’ın istediği de tam olarak bu. Ribas bir dansçı ve yeni duyusu sayesinde Waiting for Earthquakes (Depremi Beklerken) isimli dans performansını ortaya koyuyor. Ribas, o an hissettiği sarsıntının süresi ve yoğunluğuna uygun olarak dans ediyor.
Harbisson ve Ribas’ın “vücutlarının bir parçası olan çipleri” onları Cyborg Vakfı kurmaya yöneltmiş. Bununla da kalmamışlar herkesin bu çipe sahip olmasını sağlayacak Cyborg Nest isimli online mağazası kurmuşlar. İkili, bu çipin herkes tarafından temin edilebilir olmasını amaçlıyor. Böylece cyborg’ların yer aldığı bir dünya kurulmasını istiyorlar.


Kulağa korkutucu mu geldi? Bu son derece anlaşılabilir bir duygu. Harbisson ve Ribas, bunun şimdilik tartışılan bir konu olduğunu, ancak ileride cyborgismin (cyborg olma durumu) yaygınlaşacağına inanıyorlar. Ribas, “İnsanların içine teknoloji yerleştirilmiş olacak. İçinizde sadece bir cihazın olmasıdurumu değil bu, aynı zamanda varlığınızın bir parçası olması söz konusu sözleriyle etik sorunun köklerine temas ediyor.
İşte bu nedenle çipi yerleştirecek cerrahların bulunmasında zorluklar yaşandığını söylüyor. Harbisson, cerrahinin korkulanın aksine çok daha kolay olduğunu ileri sürürken, cyborg olmak isteyenlere ikna edebilecek bir doktor bulmaları halinde bile toplumun onlara “iyi gözle bakmayacağı” uyarısını yapıyor. Harbisson, “Toplumun büyük çoğunluğu daha az insan olmanın bir tehlike olduğunu düşünüyor. Ancak biz buna inanmıyoruz. Günümüzde herkes cep telefonu kullanıyor değil mi? İnsanların sokakta yürürken diğer insanlar ve doğayı fark etmeden, etraflarında neler olup bittiğinden habersiz yürüdüğünün farkındasınız. Biz teknolojinin hem insanların arasına, hem de insanla doğanın arasına girdiğini düşünüyoruz ve diyoruz ki, siz teknoloji olun. Böylece çevresinde neyin olup bittiğinin eskisi gibi farkına varın. Doğayla barışın açıklamasıyla insan-teknoloji ilişkisine tersten bakan bir bakış açısı sunuyor.
NEIL HARBISSON İNGİLTERE’DEN CYBORG OLARAK PASAPORT ALMAYI BAŞARMIŞ

Harbisson ve Ribas’ın birlikte imza attığı WeTooth isimli bir diş protezi projesi de var. İkili eylül ayında Brezilya’da aralarında mühendis ve dişçilerin de bulunduğu 15 kişilik bir ekiple izleyicilerin nefeslerini tuttuğu bir performansa imza atmış. İkili bir masada birbirlerine sırtlarını vererek karşılıklı oturmuş ve her ikisinin de dişlerine yerleştirilen bu çip sayesinde dişleri üzerinden yayılan titreşim sayesinde birbirleriyle Morsa alfabesi kullanarak anlaşmış. Çiplerden yayılan radyo frekansları, tıpkı fillerin ayaklarını yere vurarak birbirlerini anlamaları gibi, Harbisson ve Ribas’ın birbirlerini anlamasını sağlamış. Bu deney, insanların duyularının hayvanlarınkiyle karşılaştırıldığında ne kadar sınırlı olduğunu gösterirken, ikili North Sense ismi verilen bu çip sayesinde köpekbalıklarının manyetik alanlarıtespit edebilmesi, yunusların alt çeneleri sayesinde duyabilmesi, yarasaların sesle görebilmesi gibi insanın sahip olmadığı duyulara sahip olabileceğini iddia ediyor. Doğayla daha çok bütünleşmelerini sağlayacak bu çip, ikiliye göre aynı zamanda doğanın bazı zararlı teknolojilerekarşı korunmasını da sağlayacak.
LIVIU BABITZ
“DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN BAŞVURU ALIYORUZ

Her insanı cyborg yapabilecek North Sense isimli çipin satışını yapan Cyborg Nestin (Cyborg Yuvası) kurucularından olan ve kendisi de geçtiğimiz günlerde göğsüne yerleştirilen çiple cyborg olan Liviu Babitz, bana bu çipe olan ilginin boyutunu anlattı.  
Şu anda bize kaçkişinin cyborg olmak için başvurduğunu söyleyemem  ama şunu söyleyebilirim ki, sayıları tahmin ettiğimizin çok daha üzerinde. Başvuranların profilindeki farklılık bize özellikle şaşırttı. Doğal olarak gençler bu konuya daha ilgili, ancak dünyanın dört bir yanından farklı meslek grupları ve yaşlardan başvuru alıyoruz. Dünyada bu konuyla ilgili bir tartışma dönüyor. Ancak biz kendimizi giderek daha iyi ifade edebildiğimizi sanıyoruz. Bu çipi insanlara sunmakla kalmıyoruz. Sonuçta biz artık bir aileyiz. Her türlü paylaşıma açığız. Beraber bir yolculuğa çıkıyoruz ve birbirimize yardımcı olmalıyız. Boşuna adımızı Cyborg Yuvası koymadık. Amacımız robot olmak değil, tam tersine daha çok insan olmak. Teknolojiyi insan yararına kullanmak istiyoruz. Dizüstü bilgisayarlar, cep telefonları, giyilebilir teknolojiler… Dünyamızı bunlar sardı ve sanal bir dünya yaratıyor. Biz diyoruz ki, teknoloji sen ol ve yeryüzünü, doğayı ve insanlığı daha iyi anla, daha uyumlu yaşa. İleride hepimizin yapay duyularıolacağını düşünüyoruz. Biz bu yolculuğa çıkan ilk kişileriz”.

CYBORG OLMANIN BEDELİ 350 DOLAR

Cyborg Nest’in sattığı North Sense (Kuzey Duyusu) isimli çip isminden de anlaşılabileceği gibi Kuzey Kutbu merkezli manyetik alan sayesinde çalışıyor. Vücuda yerleştirilen ve yapay bir organ görevini gören bu çip, Dünyanın manyetik alanını kullanarak size yeni bir duyu kazandırıyor. Kişi Kuzey Kutbuna döndüğü her seferinde bu çip yumuşak bir şekilde titriyor. Böylece beynin nöral yollarını harekete geçirme gücünü kitliyor. Bu süreç, yapay zekanın tam tersi şeklinde işliyor. Cyborg Nest üzerinden 350 dolara satılıyor.

Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close