Genel
İnsan, doğa ve yapay zeka: Yeni nesil mimari tasarım
Yapay zekanın en güçlü taraflarından biri, insanın fiziksel olarak yapamayacağı şeyleri yapabiliyor olması. Buna inşaat alanını tependen kontrol etmesi, bir yerleşim alanını yine havadan gözlemleyerek alanın en verimli şekillerde kullanılmasını sağlaması ve o alana uyumlu onlarca, hatta binlerce mimari tasarımı sunması da dahil. Yapay zeka inşaat, mimari ve gayrimenkul sektörlerinde de haklı nedenlerden artık söz sahibi. Hatta “binaları yaşayan nesneler” haline getirme iddiasında. Bu iddiada yapay zekalı robotların da payı var elbette. Artık binaları inşa edebilen, duvar örebilen robotların… Bu binalardan birine bir Türk imza atacak.
İstanbul TV-Radyo Kulesi’nin (369 m) mimari projesini gerçekleştiren Melike Altınışık, şimdi robotik deyince akla gelen ilk ülkelerden Güney Kore’nin başkenti Seul’de inşa edilmekte olan Robot ve Yapay Zeka Müzesi (Seoul RAIM- Robot & AI Museum) projesini üstleniyor.
Melike Altınışık Architects’in (MAA) kurucusu Melike Altınışık ile bu projeyi ve “binalar-yaşam alanları ile teknoloji-inovasyon ilişkisi “üzerine konuştuk.
S: Seul’deki RAIM projesinden bahsedebilir misiniz?
C: 2019 yılı başlarında Seul Büyükşehir yönetiminin açtığı uluslararası yarışmaya MAA da projesiyle katıldı ve jüri tarafından birinci seçilmesiyle bizim için uluslararası platformda yeni bir süreç başladı.
RAIM’in, Seul’un kuzeydoğusunda Changdong Sanggye bölgesinde bir bilim ve kültür ağı olarak yakındaki üniversiteleri, araştırma enstitülerini, kurumları, vatandaşları ve araştırmacıları arasında güçlü bir bağ kurulmasına sebep olacak tasarımıyla bölgeye ilham vermesi bekleniyor. Ayrıca, yakınındaki girişimcilik ve kültürel tesislerle bağlantılı olarak planlanan sergilere, örneğin ‘Changdong Aurene’ (2020’de tamamlandı), ‘Seul Fotoğraf Müzesi’ (2023’te tamamlanacak) ve ‘Start-Up ve Kültürel Endüstri Kompleksi’ (2023’te tamamlanacak) festivallere ve forumlara ev sahipliği yapması planlanıyor. RAIM, Changdong Sanggye’deki yerel ekonominin ve kültürel ağın yeniden canlandırılmasında da merkezi bir rol oynayacak.
Bilim, teknoloji ve inovasyonun toplum genelinde ilerlemesi ve desteklenmesinde önemli bir rol oynayacak olan müze için MAA’nın geliştirdiği tasarımda, robotları ve yeni teknolojiyi sergilemenin yanında, tasarım sürecinden üretim ve inşa sürecine kadar akıllı robotik teknolojiler kullanılıyor.
S: Müzenin mimari görünümünü nasıl olacak?
C: Müzenin ana karakterinde robotlar ve ziyaretçiler için kendi evrenini yaratmak, tasarımda katı geometri ve ortogonal formlar yerine yönsüz, akışkan ve doğa ile ilişki kurabilecek formları tercih ettik. Bu biçim dili, semantik yönün ötesinde, mekansal konfor koşullarının ve işlevsel gereksinimlerin karşılanması için bir tasarım aracı olarak karşımıza çıkar ve yapı fiziğinin gereksinimlerine uyum sağlama esnekliğinin ötesinde, kentsel yönelim ve kamusal alanlarla bağlantı için çok çeşitli olanaklar yaratır.
Yapı yüzeyinin akışkan formu, kamusal alanı iç mekana dahil etmek, yaya ve araç hareketini karşılamak ve organize etmek, ara alanlar yaratmak gibi amaçlara hizmet edecek. Binaların zemin katlarındaki işlevler, kamusal dış mekanlar ile iç mekanlar arasında sürekliliği ve etkileşimi sağlayacak. Fotoğraf Sanatları Müzesi (PAM) ve RAIM arasındaki kamusal alanda insanlar doğrudan bilimsel, teknolojik ve yenilikçi bir misyonla yüzleşebilecekler.
S: Mimaride teknolojinin büyük bir yer sahibi olmasına nasıl bakıyorsunuz?
C: Biliyoruz ki bu yüzyılda artık robot, bir evi inşa edebiliyor. Robotlar, daha sistematik ve güvenli bir iş ortamı sağlıyorlar. Aynı zamanda robotlar fiziki koşullara daha rahat uyumlanabiliyor. Süreci hızlandırmakla kalmayıp aynı zamanda yapay zeka ile birlikte tasarım süreçlerinde de aktörleşebilecekleri bir gelecek bizleri bekliyor. RAIM de, yenilikçi bir şekilde toplum genelinde mimarlık, bilim ve teknolojinin geleceğinde robotları ve yapay zekayı tezahür ettirmek için katalitik bir rolü sembolize edecek. MAA’nın geliştirdiği tasarım, robotları ve yeni teknolojiyi sergilemenin yanında, tasarım sürecinden üretim ve inşa sürecine kadar robotik teknolojiler kullanılarak ilerleyecek. Başka bir deyişle RAIM, ilk sergisini akıllı tasarım ve akıllı inşa etme metodolojileri ile başlatacak.
Gerek mimari tasarımı gerekse de yapım metodolojisi açısından ileri mühendislik teknikleri gerektiren RAIM’in tüm malzeme seçimlerinde de yapım süreçleri ile uyum sağlayacak özellikleri içermesine özen gösteriyoruz. Akıllı yapım metodolojileri aracılığı ile fabrikada üretilip getirilmesi değil de sahada üretebilmenin sorularına cevap aramak konusu, RAIM’in bu konuda öncü olmasındaki en önemli yaklaşımdı. MAA olarak bina bilgi modellemesinin önemini tam bu noktada vurguluyoruz. Çalıştığımız ekiplerin üretim metodolojilerinin ve bünyelerinde yer alan teknik ekipmanlarında bu süreç ile uyumlu olması önem taşıyor. Örneğin drone’ların proje müdürü görevini üstleniyor olmaları, döşemelerdeki etriye yerleşimlerinde, cepheye yerleştirilen panelleri robotların yerleştiriyor olması, şap dökümünde robotların kullanılıyor olması…3D baskı peyzaj detayları, CNC’ler, lazer kesim cihazları, robot kolları, ters kalıp sistemi ile dökme üretimleri ve benzerleri; hepsi bu sürece katkı sunuyor. Kullanılan malzeme seçimine ve tasarlanan ürünün geometrik zorluklarına da bağlı olarak belli bir aşamadan sonra sürece zanaatkarlık da diyebileceğimiz insan elinin üretime dahil olması sayesinde “inovatif üretim yöntemleri tektoniğine” toplu teknolojik çözümlerle cevap verebiliyoruz.
YAPAY ZEKA MİMARİ TASARIMDAKİ TUTKUYU ARTIRACAK
Melike Altınışık Architects (MAA) Kurucusu Melike Altınışık:
“Robotik üretim de tıpkı diğer sektörler gibi mimari tasarıma da birçok yönden vizyon katacak. Bunların en önemlileri arasında, dijital tasarım yöntemleri ile yapay zeka entegre bir şekilde kullanıldıklarında yeni bir estetik ve tasarım anlayışını da mümkün kılmaları yer alıyor. Uygulama sürecindeki yüksek duyarlılıktaki hassasiyetleri, hata payını öngörebilmeleri, bu sektördeki yeni bir üretim alanı olmalarına karşılık ilerleyen yüzyıllarda maliyeti de zaman kadar optimize edecek olamaları, yapılı çevrenin ayak izini azaltmaya odaklanmaları, malzeme kullanımının sınırlarını genişletebilmeleri, otomasyon yolu ile mekan üretimini destekleyebilmeleri ile de robotik üretim disiplininin mimari tasarımdaki tutkuyu daha da güçlendireceği düşüncesindeyim.
Doğadan öğrendiğimizi teknolojiyi kullanarak mimari yapılara uygulayan bir ekip olarak robotik bilim ve yapay zeka, bizim için sadece özel ilgi alanı değil, aynı zamanda özel bir çalışma sahası haline dönüşüyor. “
M