Genel

IX’de sağlıklı ve güvenilir çözüm: kapalı kullanıcılı platform

İlerleyen yıllarda dijitalleşmede bizi bekleyen en büyük pratik yenilik ne diye soracak olursanız; 5G teknolojisiyle hızlanan, daha kapsayıcı olan bir internet ağı, böylece birbirine bağlanan akıllı cihazlar ve bu cihazlardan oluşan “sağlıklı ve güvenli” veri aktarımı/paylaşımı diyebiliriz.

5G teknolojisine yapılan yatırımlar pandeminin daralttığı küresel ekonomi nedeniyle aksasa da 2022 yılından itibaren bu teknolojinin “bağlayıcılık” hizmetinden daha çok yararlanacağımızın sinyallerini alıyoruz. Yatırımların izini sürdüğümüzde son yıllarda “dijital platform ekonomisinin” oluştuğunu görebiliyoruz. Dijital platformlar, son birkaç yıldır otomotiv sektörünün mobiliteye dönüşümünde araçların veri akışını, birbirleriyle veya başka cihazlarla “konuşmasını” sağlamak üzere piyasaya sürülürken, benzeri örneklerle e-eğitimde de karşılaşıyoruz.

DE-CIX, merkezi Frankfurt’ta bulunan 14 ülke 28 lokasyonda hizmet veren bir İnternet Değişim (IX) Operatörü. DE-CIX International CEO’su Ivo Ivanov, Hello Car isimli platformu ve platformların geleceği ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Ivanov, dijitalleşmedeki ana teknolojilerin bu ekonomiyi nasıl şekillendireceğini şöyle anlattı: “Kurumlar, kendi iş modellerini ve otomotiv/mobilite, sağlık, finans ve medya dahil olmak üzere tüm sektörlerde işlerin nasıl yürümesi gerektiğini yeniden şekillendirmek için dijital güçlerini bir adım öteye taşıyor. Kurumlar dijitalleştikçe, ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş yeni bir bağlantı hizmetleri rejimine ihtiyaç duyuyor. IoT (Nesnelerin İnterneti), yapay zeka ve 5G gibi yeni ve dönüştürücü teknolojiler, dünya genelinde tüm pazarlarda görülen değişimin hızını artırıyor. Taşları yerinden oynatan bu unsurlar, gelecekteki inovasyon çalışmalarının ‘dijital bağlantı üçgeni’ olarak hizmet edecek ve dolayısıyla daha fazla bağlantı ihtiyacı yaratacak.”

DE-CIX International CEO’su Ivo Ivanov,

Dijital bağlantı üçgeninin tam olarak ne anlama geldiğini sorduğumuzda ise Ivanov’un cevabı şöyle oluyor: “Sınırda (uçta) birbirine bağlantı, veri trafiğinin en etkin şekilde gerçekleşmesinin ve bir ekosistem içindeki tüm oyuncuları birbirine bağlamanın yeni bir yolunu bulmayı gerektiriyor. Tam bu noktada şunu düşünmeliyiz: Sınırda (uçta) kurulan bağlantıları etkileyen temel faktörler yani gelecekteki inovasyonun kalbi, eli ve beyni neler olacak? 5G, birçok farklı frekansın yönetimini sağlıyor ve ayrıca birden çok veri trafiğinin de yönetilmesini kolaylaştırıyor. IoT, yukarıda bahsettiğim dijital bağlantı üçgeni içinde ‘fonksiyonu’ temsil ediyor.  IoT ile sonuçlanacak çok sayıda sensör ve veri trafiğini yönetmekse, yapay zekanın desteği olmadan mümkün olmayacak.”

GECİKME İTİBAR KAYBI

Bu üçgenin oluşturduğu trafik ağını yönetmekse kolay değil. Ivanov, verilerin çok uzağa gittiğinde, en basit anlatımıyla okyanus ötesi veya uzun mesafeli video konferans ve aramalarda gecikmeye neden olduğunu, bu gecikmenin bir otomobil markası için çok daha sorunlu bir durum olduğunu belirterek, “Dijital araç için üreticilerin ağlarının performansında, esnekliğinde veya güvenliğinde işin kolayına kaçamayacakları bir dijital ürün örneğidir diyebiliriz. Diğer ağlara olan bağlantılarının etkinliği ve gizliliği, dijital aracı tanımlayan birçok hizmet ve özelliğin sağlanması için çok önemli ve herhangi bir gecikme, otomobil markasının itibarını hem anında hem de güçlü bir şekilde etkileyebilir” diyor.

Ivo Ivanov, üretici firmalarım veya kurumların bu platformlara nenden ihtiyaç duyduğunu ise şu sözlerle açıklıyor: “Dünyanın dört bir yanındaki toplum ve kurumlar, dijital uygulama ve hizmetlere her yerde, herkes için ihtiyaç duyulacak yeni bir dijitalleşme çağına giriyor. 2021 yılı, ticari internetin ilk patlamasından bu yana en heyecan verici dijital on yılın başlangıcını müjdeliyor. Sanal masaüstü ve video streaming’in çok ötesinde, birçok sektörde yepyeni dijital uygulamaların ve hizmetlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bu uygulama ve hizmetler daha karmaşık hale geldikçe ve toplum içinde giderek daha kritik roller üstlendikçe, güvenli ve esnek dijital altyapı açısından performansları garanti etmek daha da önemli hale gelecek.”

Hello Car, platform ekonomisine giren bankalar, e-sağlık sistem operatörleri, hizmet, global tedarik zincirleriyle e-üretim ve gelecekte çok daha fazla sektöre uygulanabilecek şekilde tasarlanmış.

OTOMOTİVDE VERİ ÇÖZÜMÜ PLATFORMDA MI?

Otomotivin mobiliteye dönüştüğü bu süreçte araçlar giderek daha çok yazılımsal hale gelirken, araçlardaki yazılımların küresel dolaşımda sorun çıkarması bu sektörün en başlıca sorunları arasında yer alıyor. DE-CIX International CEO’su Ivo Ivanov, bu tespitten yola çıkarak, “Otomobil üreticilerinin birçok farklı iş ortağıyla büyük miktarda veri alışverişi ile uğraşırken karşılaştıkları üç önemli zorluk görüyoruz: Hizmetlerin ve özelliklerin sorunsuz ve hızlı yanıt süreleriyle sunulması; dünya genelinde, otomobil satışı ya da sürüşünün gerçekleştiği birden fazla bölgede uyumluluk  gereksinimlerinin yerine getirilmesi; aracın her türlü yetkisiz manipülasyondan korunmasını sağlamak için ağın güvenliği. Daha önce, otomotiv üreticileri için yaklaşım, araç ile veri gönderen veya alan ağlar arasındaki trafik aktarımının uçtan uca kontrolünün olmadığı, Çok Protokollü Etiket Anahtarlama (MPLS) ve IP transit içeren ‘olabilecek en iyi’ çözümdü. Ama bu tarz bir çözüm, ağlar için zorluklara neden olur: İki ağ arasındaki aracılar ne kadar fazlaysa gecikme süresi o kadar yüksek, performans ve güvenlik sorunları riski de o kadar yüksek hale geliyor ve uyumluluk süreçleri de bir o kadar karmaşıklaşıyor. Çünkü veri değer zincirini kontrol etmezseniz bunların hiçbirini kontrol edemezsiniz” şeklinde konuşuyor.

DE-CIX 2015 yılından beri de Türkiye’de tüm telekom operatörleri, hosting şirketleri, veri merkezleri, bulut ve internet hizmet sağlayıcıları gibi tüm internet ekosistemi ile birlikte çalışıyor ve daha güvenli, daha uygun maliyetli, daha yüksek performanslı bir internet trafiğinin gerçekleşmesini sağlıyor.

VERİ KORUMADA BÖLGESEL VE GÜVENLİ 

Şu bir gerçek ki, ilerleyen yıllarda araçlar dijitalleştikçe, araç üreticilerini daha karmaşık regülatif ve veri güvenliği süreçleri bekliyor. DE-CIX International CEO’su Ivo Ivanov, bu nedenle internet değişim platformlarına ihtiyaç olduğunu söylüyor: “Her bir iş ortağının ağına ayrı ayrı bağlanarak ve geçmişte yapıldığı gibi otomotiv sektöründe çok sayıda ve ayrı ayrı ikili bağlantılar  kurarak uyumluluğu kontrol etmek, dijital araç için gelecek odaklı bir yaklaşım değildir.  Bunu çözmenin başka bir yolu daha var: Bir Kapalı Kullanıcı Grubu. Birbiriyle çelişen düzenlemelerle ilgilenmek için otomobil üreticisi tarafından birden fazla bitişik Kapalı Kullanıcı Grubu’na sahip olunabilir. Örneğin, bir üretici Frankfurt dijital merkezinde AB hukuku, İngiltere hukuku ve ABD için bir tane olmak üzere üç farklı Kapalı Kullanıcı Grubu kurabilir. Kapalı Kullanıcı Grubu’nu hizmet verdiği bölge içinde konumlandırabilir. Örneğin Kuzey Amerika’daki regülasyon ortamına hizmet etmek için New York’ta, Doğu ve Güney Avrupa için İstanbul’da veya Hindistan alt kıtası için Mumbai’de olduğu gibi. Güvenlik konusu daha da kritik. Dijital araç için en yüksek tehdit senaryolarından biri, sürücünün kimliğinin veya bir IoT cihazı olarak aracın kendisinin potansiyel olarak çalınması, aracın ele geçirilebileceği, teknik olarak manipüle edilebileceği veya en kötü durumda silaha dönüştürülebileceği gerçeğidir. Doğrudan ve eyleme yakın olan bir Kapalı Kullanıcı Grubu’nda, ağların doğrudan bağlantısı nedeniyle güvenlik önemli ölçüde geliştirilebilir. Otomotiv ağı ile meşru veri sağlayıcı/alıcı ağ arasındaki aracı taşıyıcılar ne kadar az olursa, belirsiz üçüncü şahısların gölgelerde pusuya yatma olasılığı o kadar az olur.”

VERİ TEDARİKÇİLERİYLE ALICILARI BİRARAYA GETİRİYOR

Hello Car, DE-CIX’n geliştirdiği, bir aracın mobil haldeyken süregelen tam dijital verileri ilgili taraflara ileten “kapalı kullanıcılı” bir uygulama, bir internet değişim platformu. Böyle bir platformun akıllı bir araçta neler yapabildiğiyle ilgili olarak DE-CIX International CEO’suı Ivo Ivanov şöyle konuşuyor: “Otomobil üreticilerinin platform ekonomisindeki alanlarını güçlendirmeleri ve otomobillerinin veri yolculuğunu kontrol etmek için tedarikçiler, hizmet sağlayıcılar ve müşterileri ile yeni ve optimize edilmiş yollarla bağlantı kurmaları gerekiyor. İş ortaklarıyla bir IX (İnternet Değişim Noktası) aracılığıyla sağlanan bağlantı, aracın konumuna daha iyi bir gecikme (yanıt süresi) ve dolayısıyla daha iyi stabilite sağlar. Bir otomobil üreticisi, halihazırda çeşitli ağlardan oluşan kurulu ve canlı bir ekosisteme sahip olan bir IX platformunu seçerek, dijital ekonominin halihazırda can çekişmekte olduğu ve geleceğin şekillendiği tam o noktada kendisini konumlandırabilir. Böylece otomotiv ağlarının, kendileri için şu anda önemli olan tüm veri tedarikçileri ve alıcıları ile ve gelecekte önemli hale gelmesi muhtemel olan tüm veri tedarikçileri ve alıcılar ile en doğrudan ve en kısa yoldan bir araya gelmeleri mümkün olur.”


Tags
Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close