Genel
Müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir yapay zeka

Türkiye’nin 2021-2025 dönemini kapsayan 5 yıllık Ulusal Yapay Zeka Strateji Belgesi, 24 Ağustos’ta Bilişim Vadisi’nde kamuoyunda açıklandı. Dört gözle beklediğimiz bu belge, “yapay zeka teknolojisinin dünyanın geleceğini şekillendireceği” düşünüldüğünde, bir ülke için en “stratejik” yol haritası olma niteliğinde.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda hazırlanan, önsözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yazılan belgeye; 40 kamu kurumu, 26 akademisyen, 38 özel sektör kuruluşu, 4 sivil toplum kuruluşu, 2 meslek örgütü ve 4 uluslararası organizasyon katkı sağladı. Türkiye’nin bu alanda yetiştirdiği, dünyayı takip eden pek çok yapay zeka uzmanının bu belgede katkısı olması çok sevindirici.
50 BİN YAPAY ZEKACI YETİŞTİRECEĞİZ
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “teknolojinin tek akılcı yol olduğunun” altını çizen konuşmasında şu verilerle yapay zekanın önemine vurgu yaptı: “2025’te yapay zeka teknolojilerinin milli hasılamıza katkısını yüzde 5’e çıkarmayı hedefliyoruz. Ülkemizin uluslararası yapay zeka endekslerinde ilk 20’de yer almasını amaçlıyoruz. Buna yönelik hamlelerimizi yapacağız. Yakın zamanda küresel inovasyon endeksi sonuçları açıklanacak. Orada da son dönemde ciddi çalışmalar yaptık, inşallah ülkemizin üst sıralara yükseldiğini görmüş olacağız. Bu hedefleri gerçekleştirebilmenin birinci şartı, yapay zeka teknolojilerine yön verecek nitelikli insan kaynağına sahip olmaktan geçiyor. 2025’te bu alandaki istihdamın en az 50 bine ulaşmasını hedefliyoruz.”

”Güvenilir ve sorumlu” yapay zeka ilkelerinin benimsendiği bu belgeyle ilgili sorularımı, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç cevapladı. Türkiye’nin strateji belgesinin nasıl bir süreçten geçerek hazırlandığı konusuyla ilgili olarak Koç, “Ofisimizin açılışından itibaren gündeminde olan ve iki yıldır devam eden çalışmalarla oldukça katılımcı bir hazırlık süreci işletilmiştir. Bu süreçte kamu kurumları, akademisyenler, özel sektör kuruluşları, STK’ler, meslek örgütleri ile fiziki ve çevrim içi görüşmeler yapıldı. Özel sektöre yönelik anketler ve geniş katılımlı çalıştaylar düzenlendi. Paydaşların belirlenmesinde tarafların yürüttüğü çalışmaların niteliği ve yapay zekâ alanındaki potansiyel hedeflerde söz konusu rolü esas alındı. Ülkemizin insan kaynağı, altyapı, AR-GE ve girişim ekosistemine yönelik mevcut durumu, üst politika belgeleri ve diğer tematik stratejiler incelendi. Strateji çerçevemiz bu doğrultuda oluşturuldu. Bunun yanında, Türkiye dışından da görüşmeler gerçekleştirildi. Uluslararası kuruluşlar ile görüşmeler yürütülmüş, halihazırda katılım sağlanan çalışmalardaki son durum değerlendirilmiş ve farklı ülkelerin strateji yaklaşımları etraflıca incelenmiştir” diye konuştu.
Peki belge hazırlanırken herhangi bir uluslararası ekolden etkilenildi mi? Ali Taha Koç bu soruya şöyle cevap verdi: “Strateji belgesi kapsamlı istişarelerin ve incelemelerin yer aldığı bir sürecin ürünü olarak ortaya çıktı. Tabii ki bu süreç içerisinde diğer ülkelerin strateji belgelerinin yanı sıra farklı uluslararası kuruluşun yapay zekâ alanındaki raporları da dikkate alındı. Belirttiğiniz gibi her ülke kendi dinamiklerini stratejisine yansıtıyor olsa da benimsenen YZ politikalarının bazı temel ana etki alanlarına odaklandığını gördük. Bu anlamda ülkemiz OECD, G20, AB ve UNESCO tarafından belirlenen insan odaklı YZ ilkelerinin paydaşı olup ‘güvenilir ve sorumlu YZ’ değer ve ilkelerini benimsemektedir. Bu yaklaşımımız ulusal stratejimize de yansımaktadır. Bu kuruluşların çalışmalarına aktif katılım sağlıyoruz. Strateji bütün olarak incelendiğinde ‘insan merkezli’ bir yaklaşım üzerine kurgulandığını göreceksiniz. Dünyada şu an ABD’nin başını çektiği devlet destekli dijital şirketlerin öncülük ettiği verinin serbest dolaşımı ekolü, Çin’in başını çektiği devlet destekli şirketler ile kamu düzeni ekolü ile AB bloğunun başını çektiği şirketlerine pazar payı açmaya çalışan, mahremiyeti ve dijital egemenliği ön planda tutan insan odaklı bir yaklaşım söz konusudur. Ülkemiz daha ziyade AB yaklaşımına uygun bir mevcut duruma sahiptir. Farklı ülkelerin ortaya koyduğu ekonomik refah ve kamu düzeni odaklı perspektiflerinin ötesinde ülkemiz için teknoekonomik bir atılım potansiyelinin farkındayız. Bu atılımın sürdürülebilir olması ancak insan odaklı bir yaklaşım ile mümkündür.”

Bundan sonraki takip sürecinin Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlık edeceği Yönlendirme Kurulu’nun koordinasyonu Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütüleceğini belirten Ali Taha Koç, “ Böylece süreçlerde oluşan tıkanmalara daha hızlı bir şekilde müdahale edilebilecek. Bu model ile stratejik önceliklerimiz kapsamında belirlenen hedeflere ilişkin somut adımları kısa bir süre içerisinde atacağımıza inanıyorum” diye konuştu.
EKONOMİYE NASIL KATKI SAĞLAYACAK?
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç bu soruya şöyle cevap verdi: “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi kapsamında; teknik altyapının iyileştirilmesinden alan uzmanlarının yetiştirilmesine, yapay zekâ alanında girişimciliğin geliştirilmesinden hukuki düzenlemelerin güncellenmesine kadar geniş bir spektrumda yürütülecek toplam 119 tedbir belirledik. Bu tedbirlerin önümüzdeki 5 yıl içerisinde hayata geçirilmesiyle ülkemizde yapay zekâ alanının GSYH’ye katkısının %5’e yükseltilmesini ve bu alandaki istihdamın da 50.000 kişiye çıkarılmasını hedefliyoruz. Büyümenin temelde iki dinamiği olacak. Bunlardan ilki yapay zekâ teknolojilerinin üretim ve tüketimindeki artıştan kaynaklı doğrudan etkisi, diğeri ise bu teknolojilerin sosyal toplum ve ekonominin genelinde kullanımı sonucunda ortaya çıkacak üretkenlik artışları kaynaklı büyümedir. YZ uygulamaları ve teknolojileri geliştiren ve üreten sektörün büyümesiyle doğrudan katkı oluşacaktır.
Dolaylı olarak ise, pandemi sürecinden de öğrenilen ve gelişmesine katkı sağlanacak bir konu da verimli süreçler sayesinde iş gücünün üretkenliği artacağı öngörülmektedir. YZ sistemleri sayesinde kesintisiz çalışabilecek sanal iş gücü oluşacaktır. YZ ile gelen yeniliğin tüm sektörlere ve uygulamalara yayılmasıyla hem süreçlerde verimlilik hem de katma değerli hizmet ve ürünler ile ülkemizin ekonomisine ve teknolojik ilerlemeye katkısı olacaktır. Kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetlerle tüketici alışkanlıkları ve toplum refahını artıracak bir dijital dönüşümü öngörmekteyiz.”
GİRİŞİMLERİN SAYISI ARTACAK

Özel sektör yapay zeka stratejisinin önemli bir ayağı. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, özel sektörü nasıl destekleyeceklerini şu sözlerle anlattı: “YZ alanında 200’ün üzerinde girişime sahibiz. Bugüne değin birçok hızlandırma programı gerçekleştirildi. Girişim sermayesi de bu alanda giderek artıyor ve YZ odaklı girişim sermayesi fonlarının, hacminin büyütülmesine yönelik bir amaç da stratejimizin parçası. Bu amaç kapsamında YZ’nin bazı alt alanları ön plana çıkmaktadır. Doğal dil, görüntü işleme ve karar destek sistemleri başta olmak üzere YZ teknolojisi alanlarına yatırım yapılacak ve teşviklerin kapsamı genişletilecektir. Bununla beraber özel sektörün de paydaşı olacağı bir yönetişim mekanizma kurguladık. Gerek çalışma grupları gerekse danışma grupları tüm paydaşların katılımı ile kurgulanmaktadır. Bu şekilde hem destek vermek hem de katkı almak doğrultusunda iki yönlü bir mekanizma işletilecektir.”
İSTİHDAM NİTELİK VE NİCELİK OLARAK ARTACAK

Herkesin sorduğu “Yapay zeka işimi elimden alacak mı?” sorusuna Ali Taha Koç’u n cevabı şöyle: “Yapay zekâ teknolojilerinin yaygınlaşmasının işsizliği artıracağı gibi bir çekince var. Özellikle değinmek isterim; esasında bu çok da doğru değil. Her ne kadar yapay zekâ teknolojileri rutine ve tekrarlayan işlemlere dayalı mesleklere ihtiyacı azaltacak olsa da teknolojiyle etkileşimli şekilde çalışmayı gerektiren çok sayıda yeni meslek grubunu ortaya çıkaracak ve mevcut meslekler de bu doğrultuda dönüşecek. Dolayısıyla, biz bu dönüşümü bir tehditten ziyade, ülkemiz için istihdamı nitelik ve nicelik olarak artıracak bir fırsat olarak görüyoruz.
Bu çerçevede, öncelikle mevcut çalışanların teknoloji yoğun ortamlarda çalışma yeteneklerini geliştirecek hizmet içi eğitim programları yürütülmesini, bunların devlet tarafından finansal olarak teşvik edilmesini öngörüyoruz. Ayrıca, geçici olarak istihdamın dışında kalmış çalışanlar için yapay zekânın dönüştürdüğü mesleklere yönelik kendilerini geliştirmelerine imkân sağlayacak eğitimler ve sertifika programları gibi çalışmalar hayata geçirilecek.
Son olarak, işlerin yapay zekâyla dönüşümü nedeniyle işveren ve işçi kesimleri arasında oluşabilecek uyuşmazlıkların yönetilmesi amacıyla sosyal diyalog mekanizmalarının da oluşturulmasını öngörüyoruz.”
Bununla birlikte beyin göçüne ilişkin tedbirler oluşturduklarını da belirten Ali Taha Koç, “Ülkemizdeki araştırma, girişimcilik ve yenilikçiliğin geliştirilmesi açısından YZ alanındaki çalışmalara yönelik desteklerin artırılması, YZ çalışmalarının yakıtı olan kaliteli veri ve teknik altyapıya erişimin kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılması çalışmaları ile ülkemizi bir cazibe merkezi haline getirmek arzusundayız” dedi.