Genel

Robotlar nasıl tasarlanmalı?



Uzaylı deyince kafanızda nasıl bir şekil belirleniyor? Şimdiye kadar bir uzaylı gördüğünükanıtlayan yok. Gördüğünüiddia edenlerin tarifinden yola çıkarak çizilen uzaylı imajı, “kafatası büyük, çenesi küçük, kocaman gözleri ve küçük ağız-burnu olan bir yaratık” olarak çizilmiş. Peki ya robot deyince aklınıza gelen görüntü? Çoğumuzun aklına dans eden, insanla iletişim kurmaya çalışan “sevimli, zararsız, güvenilir” bir mekanizma gelmiyor mu? İşte bu imaj, insanla robot arasında kurulması istenen “sosyal ilişkinin” de bir göstergesi. Çünkü robot tasarlamak büyük bir sorumluk. Neden mi?
Sa
ğlık, askeri ve güvenliğin yanısıra robotların günlük ve pratik hayatımızda kullanıldığı alanlar yaygınlaştıkça, bu donanımı üreten ABD’nin San Francisco kentindeki Silikon Vadisi şirketleri de İyi Robot Tasarım Konseyi kurdu. Robotik uzmanları ve akademisyenlerden oluşan konsey, robotların tasarlanması, pazarlanması ve kullanımıyla ilgili 5 etik kural belirledi:

1-Robotlar silah olarak tasarlanmamalı
2-Özel ya
şama saygıdahil, mevcut kanunlara uyumlu olmalı
3-Güvenli ve güvenilir ürünler olmalı; kapasiteleri yanlı
ş anlaşılmamalı
4-Robotlar birer ürün; bu nedenle yarattıkları duygu ve güç ilüzyonu, savunmasız kullanıcıları istismar etmek için kullanılmamalı
5-Üretilen bir robottan kimin sorumlu oldu
ğu belli olmalı


ROBOT ÜRETİMİ ETİK KURALLARA BAĞLI


Silikon Vadisi’nin etik kuralları 2010’da
İngiltere Mühendislik ve Fizik Araştırmaları Konseyi (EPSRC) tarafından belirlenen prensipler üzerine geliştirilirken, geçtiğimiz aylarda İngiltere Standartları Enstitüsü’nün(BSI) bünyesinde kurulan ve biliminsanları, akademisyen, etik uzmanı, filozof ve robot kullanıcılarının oluşturduğu bir komite, etik anlamında içerdiği riskleri gözönünde bulundurarak “robort standartlarını” belirledi. Bu standartlar “sosyal robotlar ve yapay zeka” üzerine düzenlenen Londra’daki bir konferansta kamuoyuna ilan edildi.
Hem ABD’de, hem de
İngiltere’de belirlenen etik kuralların temelini ise, robotiğin babası olarak bilenen, ABD’li bilimadamı-bilim kurgu yazarı Isaac Asimov’un (1920-1992) 1950’de I. Robot isimli kitabında değindiği üç altın robotik kanunu oluşturuyor:
1-Robot bir insanı yaralayamaz veya interaksiyon yoluyla insana zarar veremez
2-Birinci maddedeki maddede belirtilen emirlerle çatı
şması dışında, robot insanlar tarafından verilen emirleri uymalı
3-Birinci veya ikinci maddeyle çatı
şmadığı sürece, robot kendi varlığını korumalı

JAPONYA’DA BAKIMEVLERİNDE KULLANILAN TÜYLÜ ROBOT PARO

ROBOTLAR DUYGUSAL BAĞ YARATIYOR

Ülkemizde henüz olmasa da, robotlar dünyada sosyal hayata karı
ştıkça etiğe ilişkin sorunlar da artıyor. Özellikle de söz konusu çocuklar ve yaşlılar olduğunda. Japonya’da üretilenPARO isimli tüylü terapi robotunun, hastanede yaşlılar üzerinde etkili olduğuna şüphe yok. Sevimli bir denizaslanı olan PARO, kendisini sevdirmek için elinden geleni yapıyor. Bir tür hayvan terapisi yöntemi olarak geliştirilen PARO, yaşlıların stresini almakla kalmayıp onların sevgilerini ve ilgilerini bir hayvana yoğunlaşmasını sağlıyor. Yaşlılar PARO’yu okşuyor, onunla konuşuyor, kucaklıyor. O da bunlara, yapay zekası yardımıyla duygusal tepki veriyor. Tıpkı bir köpek veya kedi gibi. Peki ya bu ilişki sonlandırıldığında?

AIBO


Japonya’da üretimi durdurulan AIBO isimli köpek robot, bu duygusal bir ili
şkinin acıbir şekilde sonlandırıldığı kötübir örnek oldu. Sony, 1999’da piyasaya sürdüğü AIBO’nun yedek parçalarının üretimini 2014’te durdurdu. Pek çok insan için bu, evinde yıllarca beslediği köpeğinin gözlerinin önünde yavaşça ölmesi gibiydi. Başta kedi ve köpek olmak üzere hayvanlara karşı en sevgi dolu milletlerden biri olan Japonlardan bazıları, AIBO için cenaze töreni düzenledi. 


Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close