Genel

Uzun yaşamın kodları genetik mirasta mı, yoksa çevresel koşullarda mı gizli? Yoksa yoğurt gizli kahraman mı?

İspanyol Maria Branyas Morera, 117 yaşına kadar yaşadı. Onu bu noktaya getiren şey biraz genetik şans, biraz da her gün yoğurt yemeyi ihmal etmediği sağlıklı beslenme alışkanlıklarıydı.

Geçtiğimiz yıl, 19 Ağustos 2024’te hayatını kaybettiğinde Maria, resmî olarak dünyanın en yaşlı insanı unvanına sahipti. Onun uzun ömrü, yaşlanma biyolojisini inceleyen bilim insanlarının dikkatini çekti. Cell Reports Medicine dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma da tam olarak bu konuya ışık tutuyor.


Sade Bir Hayat, Büyük Bir Bilimsel Miras

Maria, İspanya’nın Katalonya bölgesindeki küçük Olot kasabasında yaşıyordu. Günleri kitap okuyarak, köpeklerle vakit geçirerek, arkadaşları ve ailesiyle sohbet ederek geçiyordu. İki kızı da 90’lı yaşlarındaydı.

Barselona Üniversitesi’nden genetik uzmanı Manel Esteller ve ekibi, Maria ve ailesiyle birçok kez buluştu. Onun kan, tükürük, idrar ve dışkı örneklerini incelediler. Böylece genetiği, metabolizması ve bağırsak mikrobiyomu hakkında eşsiz veriler toplandı.

Maria bu çalışmaya katılmaktan mutluydu. Esteller onun mütevazılığını şöyle anlatıyor:
“Tek başarım hâlâ hayatta olmam,” demişti.


Bilim İnsanlarının Öğrendikleri

Araştırmada Maria’nın genetik profili, farklı yaşlardaki diğer kadınlarla karşılaştırıldı. En dikkat çekici bulgulardan biri şuydu:

  • Telomerleri çok kısaydı. (Telomerler, DNA uçlarını koruyan yapılar.) Normalde kısa telomerler yaşa bağlı hastalıklarla ilişkilendirilir. Ama Maria’da böyle bir hastalık yoktu.
    🔹 Bu, “telomerlerin kısalması mutlaka hastalık demek değil, sadece yaşlanmanın bir işareti” sonucunu doğurdu.
  • Genlerinde kalp-damar hastalıkları, diyabet ve bilişsel kayıplara karşı koruyucu varyantlar vardı.
  • Alzheimer gibi riskli hastalıklarla bağlantılı varyantlar ise yoktu.

Sağlık Taramalarında Mükemmel Sonuçlar

Maria’nın kan değerleri de dikkat çekiciydi:

  • “Kötü” kolesterol düşük, “iyi” kolesterol yüksek çıktı.
  • İltihaplanma belirtileri yoktu.
  • Bağışıklık sistemi çok güçlüydü. Hatta 113 yaşında COVID-19’u atlatan İspanya’nın en yaşlı kişisi oldu.

Esteller, onun güçlü bağışıklığını büyük ölçüde sağlıklı bağırsak mikrobiyomuna bağlıyor. Maria’nın bağırsak florasında, genç insanlarda görülen yüksek seviyelerde Bifidobacterium bakterisi vardı. Bunu da her gün tükettiği yoğurda borçlu olabilir.


Uzun Yaşamın Diğer Sırları

Araştırmada, Maria’nın yaşam tarzı da incelendi.

  • Akdeniz diyetiyle beslendi.
  • Düzenli egzersiz yaptı.
  • Stresi mümkün olduğunca hayatından uzak tuttu.

Esteller bu tabloyu şöyle özetliyor:
“Genlerimiz, poker oyununda dağıtılan kartlar gibidir. Ama asıl önemli olan, o kartları nasıl oynadığımızdır.”



Maria Branyas Morera’nın hayatı bize şunu hatırlatıyor:

  • Biraz genetik şans çok şey değiştiriyor.
  • Ama beslenme, yaşam tarzı ve stres yönetimi de bu yolculuğun en az genetik kadar önemli parçaları.
  • Ve belki de işin sırrı, Maria’nın dediği gibi, “Hayatta kalmayı başarmak.”


Show More

suleguner

Yapay zeka ve robotik konularında uzman, İstanbul merkezli gazeteciyim. Sadece bu iki alanda yazan tek Türk gazeteci-yazarım. Aralarında Türkiye’nin en çok satan ekonomi dergisi ve bir İngilizce gazetenin de bulunduğu Türk medyasına ait yayınlara yazıyorum. Türkiye'nin kamuoyuna açık ilk yapay zeka ve robotik anketini 2018'de gerçekleştirerek, insanların bu iki kavrama nasıl baktığını inceledim. Detaylarını site de bulabileceğiniz "beyaz yakalı ve lisans-yüksek lisans üstü öğrencilerden" oluşan iki grupla yaptığımız anket sonuçlarında öne çıkan iki veriyi aktarmam gerekirse, yapay zeka öğrencileri çalışanlardan daha çok korkuyor. Beyaz yakalılar ise robotlardan gençlere göre daha az korkuyor. Türkiye genelinde yapılan ankete göre yapay zekanın hayatımıza giderek daha çok dahil olması veya robotların iş ve özel hayatımızda yer almaya başlaması genel anlamda bizi endişelendirmiyor. Ankete katılımcıların "İnsan zekası mı, yapay zeka mı?" sorusuna cevabıysa, "insan zekası" şeklinde olmuş. Kamuoyu araştırmalarıma her yıl devam ederek Türk halkının teknolojiyle olan ilişkisinin nabzını ölçmeyi amaçlıyorum. Teknolojiden korkulmaması gerektiğini, insanın yararına ve doğru bir şekilde kullanıldığında hayata önemli katkılarda bulunduğuna inanıyorum. Ayrıca teknolojiyle birlikte değişen hayatı iyi anlamamız gerektiğini, hayatımızdaki değişiklikleri iyi analiz etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bir gazeteci-yazar olarak teknolojinin insan hayatı için çizdiği vizyonu anlatmaya, konuşmalarımda insanları yakında nasıl bir dünyanın beklediğine ilişkin bir resim çizmeye çalışıyorum. Gazetecilik kariyerimde yönümü teknolojiye çevirmeden önce bazı Türk basın yayın kuruluşlarının yanısıra, ANSA İtalyan Haber Ajansı'nın Türkiye muhabirliği görevlerinde bulundum. Kariyerim boyunca pek çok ülkeyi gezerek sosyal ve teknoloji içerikli yazılar yazdım. Bu ülkeler içinde aklıma en çok yer eden Ekvador, Küba, Sudan ve Güney Kore oldu. İngilizcenin dışında İtalyancayı profesyonel iş yaşamımda kullanabiliyorum. Fitness ile ilgileniyorum ve bir sağlıklı yaşam bloğum var. Aynı zamanda amatör bir DJ’im.

Benzer İçerikler

Close
Close